Karikatüristlerimiz

Yazılarımdan birinde bahsetmiştim en çok sinema afişlerine ilgi duyduğumu. Büyük yazılar, parlak renkler beni çekiyordu. Yıllar sonra Cağaloğlu’nda yardımcı grafiker olarak işe başladım. Nezih Eldem beyin yanında yardımcıyım, Güzel Sanatlar mezunu ve Prof. Sedat Eldem’in kardeşi. Çizgiyi, boyayı, yazıyı hep onu izleyerek öğrendim. Sayesinde talebeliğim sırasında para da kazandım. İşe gelip giderken Vilayet yokuşunda meşhur karikatüristlerle karşılaşıyordum. Nehar Tüblek, Semih Balcıoğlu, Ferruh Doğan. Çoğu zaman ince deri çantalarını görürdüm yanlarında, belki de çizdiklerini taşıyorlardı bilemem, ama beni düşündüren ve çözemediğim soru şuydu. Bunca sıkıntı ve gerilim içinde nasıl bu insanlar bizi güldürmek için çiziyor, durmadan çalışıyorlardı. Sene altmışlı yılların sonları, ortalık karışık, piyasada para yok, haftalıklarımızı zor ödüyor Fikret bey. Ve onlar durmadan çiziyorlardı. İçlerinde tek vasıtası olan Altan Erbulak’tı. Vespa motorsikletiyle gelirdi, dayımın matbaasının karşısındaki Yeni Sabah gazetesine..

Mademki bu insanlar bize en zor günlerde bile gülmeyi unutturmadan yaşam sevincini içimize serptiler, bizim de onlara vefa borcumuz olmalı dedim. İşte bu yazı böyle ortaya çıktı.

Türk karikatüristleri üzerine çok kitap yazıldı, bunları tekrarlamayacağım, bugün sadece üç silahşörler diye adlandırdığım, Ramiz Gökçe, Cemal Nadir Güler ve onlardan yaşça daha küçük olan Necmi Rıza Ayça’dan birini anlatacağım. Ramiz Gökçe (doğ;1900) doğuştan karikatüristti dersek abartmamış oluruz. Okul sıralarında başlayan resim ve çizim merakı, okul müsamerelerinde çizdiği öğretmen ve devrin meşhurlarının karikatürleri için sadece tebeşir kullanıyordu. Sevilen bir talebeydi. Muallim Mektebinde okurken Selim Sırrı (Tarcan) bey elinden tutmuş ve yurtdışına gönderilecek talebe olarak Maarif müdürlüğüne kaydettirmişti. Ama önce sağlık sorunu, sonra Birinci Cihan harbi derken öğretmen okulunu bırakmak zorunda kalacaktı. O kadar sevilen bir talebeydi ki, okul idaresi onu bu vaziyette bırakmak istemedi, idarenin kararıyla “Resim Muallimliği yapabilir” belgesi verildi. Bir yandan resim öğretmenliği yaparken diğer yandan afiş, grafik, desen, resim, aklınıza gelebilecek her türlü çizimleri yapıyordu. Sezai Solelli ile yaptığı röportajda bütün kazandığı paraları kaydettiği defterini çıkarmış ve ona göstermiştir.

İş Bankasının ilk kumbara afişi ve “Ak Akça Kara Gün İçindir” grafik tasarımı onundur. Türk karikatürüne “Tombul Teyze” yi hediye etmiştir. Çizgi ve desen yönünden ince, naif çizgilerle süslediği kadın tipleri kendi içinde erotiktir. Bu nedenle mahkemeye çıkarılmış ancak yaptığı savunmada Ceza Kanununda resim ve müstehcenlik konusunda açık bir ifade olmaması nedeniyle ceza almamıştır. Resim ve çizgilerinde “RAMİZ” imzasını tevazu gösterip bir köşelere saklamıştır.

Bu kadar sözden sonra karikatürleriyle son verelim yazımıza.

Ramiz Gökçe ve yarattığı “Tombul Teyze” de şişmanlar her zaman güzeldir.

Ramiz Gökçe

Dalyan 30 Ocak 2019

Leave a comment