Bir Filmin Hikayesi..

Yukarıda gördüğünüz yer ABD de, New York’da Washington Square Park. Buraya yerleştirilmiş satranç masalarında her yaştan meraklılar oyun oynamaya gelir. Eğer iyi bir oyuncuysanız iddialı oyunlarla para da kazanabilirsiniz.

Bugünkü hikayemiz işte bu parkta başlıyor. Aşağıya fotoğrafını aldığım genç Stanley  burada James’la tanışır.

Stan fotoğrafçılığın yanında kısa filmler çekmekte, kafası büyük hayallerle doludur. James ondan etkilenir, tek sorun ‘Para’dır. James’in ‘Onu ben hallederim’ sözü üzerine el sıkışırlar ve ‘Kubrick ve Harris’ ortaklığı böyle başlar.

Ellili yılların sonunda artık Stanley ünlüdür, üstelik ‘Holywood’un ‘en genç yönetmeni’ olarak adlandırılmaktadır. (Sinema dünyasının ‘Musevilerin’ elinde olduğunu düşünürseniz, her iki ortağın aynı dinden olmasının önemli bir payı olmalı)  Kirk Douglas’ın finansörü ve oyuncusu olduğu dev kadrolu Spartacus filmi için bu genç Yönetmeni seçmesi sadece önüne açılan kapılardan ilkiydi, Kirk Douglas’ın da aynı dinden olduğunu eklemeliyiz. Kubrick’in ilk yallarını sizlere anlattıktan sonra devam edelim.

Stanley bundan sonraki projesini James’la paylaşır, ‘daha gerçek, değişik bir filim’. Rus asıllı Amerikalı yazar Vladimir Nabokov’un 1955 yılında yayınlanan ‘Lolita’ kitabının haklarını satın alırlar ve eseri değiştirerek yeniden senaryolaştırırlar. Oldukça ‘tutucu’ olan o yıllardaki Amerikan Sinemasına ‘kışkırtıcı’ ve ‘cinsellik’ temalarını getirecek filmin çekimlerini daha serbest kuralları olan İngiltere’de çekmeye karar verirler. Lolita rolünü oynayacak küçük kız yüzlerce adayın arasından seçilir. On dört yaşındaki Sue Lyon’un Kubrick tarafından çekilmiş fotoğraflarını aşağıya alıyorum.

Londra yakınlarındaki stüdyoda seksen sekiz günde tamamlanır Lolita. Filmden bazı görüntüleri aşağıya alıyorum.

Filmin galasına gelen Sue ancak fotoğrafçılara poz verebilir, yaşı küçük olduğu için kurallar gereği, içeri giremeyecektir. O gün çekilen fotoğrafı aşağıya alıyorum.

Sol başta Stanley Kubrick, yanında sırasıyla James B. Harris, Sue Lyon, sağ başta James Mason.

Bu filmden sonra Harris ve Lyon birlikte ‘Tanıtım gezisine’ çıkarlar. Harris evli ve ondan on altı yaş büyüktür üstelik ABD yasaları ‘Reşit’ olmayan bir kızla birlikteliği ‘suç’ saymaktadır. Her ikisi de doğal olarak ‘yalanlarlar’.

1962 yılının yazında Marilyn Monroe şüpheli bir şekilde hayatını kaybeder.

Sue Lyon’u yeni ‘seksapel’ olarak tanımlar Harris.  Ancak umulduğu gibi olmaz, bir iki film sonrası giderek düşüşe geçer ve seksenli yılların başında film işi sona erer. Sue’nun Lolita sonrası özel hayatı da çıkmazların içindedir. Okul arkadaşı ile yaptığı evlilikten boşanma sonrasında, Las Vegas’ta bir evlilik yapar, kocasının cinayetten arandığını sonradan öğrenir, eşi hapse girer. Daha sonrasında hapisten kaçar, zor bela ayrılabilir. Annesi ile bir trafik kazası sonrası tekerlekli sandalyede geçen yılların ardından fotoğrafçı ve ‘koç’ olan Roland Harrison ile İspanya’da evlenir. Neden İspanya diye sorulduğunda, ‘ABD henüz bir beyazın siyahla evliliğini kabul etmiyor’ diye cevaplayacaktır.

Evliliği burada bitmiyor sonrasında, bir de Mühendis ekleniyor hayatına ama hep yalnız olan Sue ondan da kısa bir zaman sonra ayrılacak ve gerçekten tek başına yaşayacaktır. ‘Manik Depresif’ teşhisi ona yıllar önce konmuştur. Kendi ifadesi ile, ‘On altı yaşında başladı hastalığım’.

Geçtiğimiz yıllarda yine Aralık ayının sonlarında aramızdan ayrılan ‘Lolita’ Holywood’un renkli dünyasının arka yüzünün sadece bir örneği. Son günlerini geçirdiği evindeki röportajda ‘Hiç oynamamalıydım O rolü’ sözleri günümüzde dizilerde oynayan ‘Küçük Çocuklar’ ın aileleri için bir ‘Uyarı’.

Sağlıklı günler dileklerimle,

M.  Meran  Pakel

Dalyan, 20. 12. 2023

330  (51/23)

Leave a comment