Başlığımıza adını veren ‘Nipper’ bir köpeğin adı. Çoğumuzun yakından tanıdığı ama adını bilmediğimiz sevimli kahramanımıza geçmeden önce size fotoğrafta görülen kişiden söz etmem gerekiyor.
Adı, Francis Barraud, İngiliz ama Fransız orijine sahip.. Sanatçı bir aileden geliyor, babası Henry Barroud Kraliyet Sanat Galerisinde eserleri sergilenmiş usta sanatçı. Büyük amcası William önemli ‘minyatür’ sanatçısı. On bir yaş büyük ağabeyi Herbert Rose ‘Fotoğraf’ Sanatçısı, sekiz yaş büyük diğer bir ağabeyi Marc Henry de ‘Tiyatro Dekor Ressamı’, doğal olarak o da resme merak salıyor. İyi bir resim eğitiminden sonra Belçika’da Antwerp Güzel Sanatlar Okulunu bitiriyor. Katıldığı resim sergisinden üstelik bir de ‘Bronz Madalya’ ile ödüllendiriliyor. Aşağıya aldığım tablosu İngiltere’de Liverpool’da sergileniyor, günümüzde.

Ancak, hiçbir eseri ‘Kraliyet Sanat Galerisi’nde sergilenmeğe uygun bulunmuyor sonuçta babasının gerisinde kalıyor. Hayatını değiştiren olay, ağabeyi Mark’ın bu dünyadan ayrılması ile sahipsiz kalan köpeği ‘Nipper’i yanına alması ile başlıyor.
1800 lü yılların sonları, birbiri ardına buluşların ortaya çıktığı, yeni fabrikaların ürünlerinin halka sunulduğu seneler. Edison fonografı bulmuş, ilk ses kaydını yapabilmek için A. Bell ile ortak üretim yapıyor.
İşte o yıllarda, Francis ağabeyi Fotoğraf sanatçısı Herbert’le birlikte kullandıkları, Londra’daki atölyelerinde, kendisine Mark’tan ‘geriye kalan’ köpeği ile geçirdiği günlerden birinde, sessizce kendini izleyen ‘Nipper’in anlamlı bakışlarının etkisi ile mi bilinmez, ilk eskizlerini çizdi.

‘Sahibinin Sesini dinleyen köpek’ fikrinin çok tutacağından öyle emindi ki Francis, başkaları tarafından kullanılmasını önlemek amacı ile doğrudan tescil ettirmek üzere, aşağıda fotoğrafta gördüğünüz, ‘Public Record Office’e gitti, kayıt ettirdi. (1800 lü yılların sonlarında sanatçıların, buluşu olan halkın, kayıt ettirilebileceği Resmi bir ofisin olması ‘Buluculuk Hakları’ ve Patent Tarihi için çok düşündürücü Ülkemiz açısından)

Peki, sonrasında ne oldu derseniz, eserini götürdüğü, Edison & Bell Co. Londra Müdürü tarafından reddedildi. Şirketin üst yetkilileri, ‘köpekler fonograf dinlemez’ diyerek kestirip atmıştı.
Devir, söylediğimiz gibi, buluşların hızla geliştiği yıllar, çok geçmeden aşağıda fotoğrafta gördüğünüz, Emile Berliner mikrofonu ve gramofonu ortaya çıkarıyor, Edison’a karşı zorlu bir patent savaşından sonra. 1897 yılında da Londra’da Gramofon Şirketini açıyor.

Francis, yanında eseri ile birlikte, doğruca bu şirketin kapışımı çalıyor. Fonografın yerine gramofonu koyarak yapılacak çizimi öneriyor.
Olumlu yanıt üzerine atölyesine getirdiği gramofon Nipper ile birleşince, aşağıya aldığım eseri ortaya çıkıyor.


Sonrasını biliyorsunuz, adına eskilerin ‘Alameti Farika’ dedikleri, günümüzde ‘Logo’ olarak adlandırdığımız, amblem, sembol, milyonların sevgisini kazanıyor.
Francis ‘Resim Sanatında’ ‘Baba Henry’i geçemese de ‘Ticari Tasarım ’da günümüze kadar kırılamayan rekorun sahibi olarak yerini koruyor. Bundan para kazandı mı diye düşünürseniz, evet. Resmi ve haklarını, yüz İngiliz Sterlini (Günümüz değeri ile, 15 400 sterlin) karşılığında devretti.
Nipper’e ne oldu derseniz, sevimli Terrier onun yanında fazla kalmadı. Mark’ın dul eşi Kingston’a yerleştiğinde onu yanına aldı, orada aramızdan ayrıldı. Anısına günümüzde yaşadığı yerde bir sokağa adı verildi.

Gömüldüğü yer olarak kabul edilen Parkta bir plaket bulunuyor.

Yolunuz Londra’ya Picadilly’e düşerse bu eserin yaratıldığı Francis ve ağabeyinin ortak atölyelerinin olduğu binanın kapısında aşağıya aldığım plakayı göreceksiniz.


O yıllarda Gramofon Şirketinin Nipper’in beş buçuk metre yüksekliğinde bir heykelini diktiği söyleniyor.

(Bu hikayemize kaynak, Leonard Petts tarafından yazılan
‘The Story of Nipper’ and the ‘His Master’s Voice’ picture painted by Francis Barraud’ adlı çalışmasıdır.)

Sağlıkla ve güzelliklerle kalmanız dileklerimle,
M. Meran Pakel
Dalyan, 19.12.2024
373 (42/24)
