

Bromo Tengger Semeru Milli Parkından iki fotoğrafla başlıyorum yazımıza. Bunca güzelliklerin olduğu, sonsuz evrendeki, küçücük Dünyamızda, yüzlerce ‘Doğa Parkından’ sadece biri Semeru.
Bu doğa parkı, Endonezya’da. Biz Endonezya adını 1950 kerin sonlarında Devlet Başkanları Ahmet Sukarno Ankara’ya geldiği zaman öğrendik. (O yıllarda günümüz kolaylıkları yok. Faik Sabri Duran’ın Büyük Atlası tek kaynağımız, nerededir, kimler yaşar bilmiyoruz, küçücük bir yerdir diye düşünüyoruz. On yedi binden fazla adadan oluştuğundan, ülkemizin iki katı büyüklüğünden habersiziz.)

Endonezya güzel ‘Doğa Park’larından çok, ‘Aktif Volkanları’ ile ünlü. Dumanı tüten volkanlar, fotoğraf tutkunları ve doğa yürüyüş guruplarının gözde yeri.

Yanardağlar ve Volkanlar, her geçen gün içten içe ısınan Dünyamızın ‘Emniyet Sübapları’ (her ne kadar günümüz bilim adamları küresel ısınmayı, farklı nedenlere bağlasalar da, karşı görüş Dünyamızın içsel ısısının arttığını gösteriyor) Biz bu tartışmaları onlara bırakarak, konumuza dönecek olursak, şaşırtıcı bir şekilde neredeyse aktif Volkanların yüzde doksanından da fazlasının belirli bölgelerde olduğunu görüyoruz. Alta aldığım görsel düne ait.

Bu çalışmayı yapan ‘Volcano Discovery’ sitesi aynı zamanda güncel depremleri de izliyor. Volkanik olaylarla depremler arasındaki ilişki şaşırtıcı gelebilir, anlaşılan Dünyamızın güçlü iç basıncını tek başına volkanlar karşılayamıyor. Aşağıda bu sefer aynı güne ait depremleri görüyorsunuz.

Sadece bir günlük karşılaştırmasını gördüğünüz bu bölge, yıllar boyu süren kayıtlar sonunda, ‘Ateş Çemberi’ (Ring of Fire) olarak adlandırılmış, güneyden kuzeye tüm Amerika kıtası boyunca Alaska’dan Asya kıtasının Doğusundan Avustralya’yı da çevreleyen sınır hattı ile..


Daha da ürkütücü olanı, Dünyamızın ‘sekizden büyük’ şiddette tüm depremleri bu çemberde oluşmuş. Ülkeler ‘barış ve kardeşlik’ yerine birbirlerini ‘boğazlamakla’ uğraşırken, Dünyamız ‘sizler bu dünyaya layık değilsiniz’ dercesine ölümcül depremlere hazırlanıyor. Alta aldığım fotoğraf 1906 San Fransisco depreminden.

Şu anda Amerika kıtası Güneyden Kuzeye her gün depremlerle sarsılıyor. Bilim adamları çok yakın bir zamanda 1906 örneği felaketin olacağını söylüyorlar. Kaliforniya Üniversitesinin genç Profesörleri, bu şiddette bir deprem için, ‘sallantılı zemin model’ çalışması ile altı katlı prefabrik binaların dayanıklılık testlerinin olumlu sonuçlarını açıkladılar.

Birçok ev sahibi evlerinin bir odasını ‘Güvenli Oda’ya çevirdiler, çelik kafes bağlantılarla.

Buradan Ülkemize gelecek olursak, her an olması beklenen ‘İstanbul Depremi’ne, bizler çözümü ‘kentsel dönüşüm’ adı altında çok zaman ve maddi yük getiren bir kurtuluşa bağlamış gibi görünüyoruz.
Ancak çok kolay ve çabuk uygulanabilecek, benzeri madenlerde görülen, ‘Yaşam Odası’ uygulamasını öneren yok.
Bir odanızı veya koridorunuzu çelik kafeslerle takviye ederek kendinizi koruma altına alabilirsiniz. Tasarım ve Teknik hesabı için statik mühendislerinden destek alabilirsiniz. Katlar üstünüze çökse bile içinde, yeterli yiyecek ve donanımla yaşama tutunursunuz.
Bu karamsar yazıyı yazarken, düşündüğün ‘Yaşam Odası’nın küçük örneklerinin yapıldığını ve satıldığını öğrendim, sevindim.


(Dört yüzüncü yazı, ne yazık ki, olumsuz karamsar bir Dünya gününden. Görünen o ki, ya biz bu Dünyayı bitireceğiz ya da o bizleri..)
Sevgi ve Umutla kalmanız dileklerimle
M. Meran Pakel
Dalyan, 16.06.2025
400 (19 / 25)
