‘Körler Ülkesi’ mi yoksa…

Bodrum’lu Heredot’un günümüzden neredeyse iki bin dört yüz yıl önce yazıya döktüğü ‘Histories’ adlı kitabından bir parçasını yukarıda görüyorsunuz. Papirüs üzerine eski Grekçe yazılmış.

Heredot’un on bir ciltlik eseri, önce Remzi Kitabevi daha sonrasında İş Bankası Yayınlarında,  Hasan Ali Yücel Klasikler dizisinde, Ülkemize kazandırıldı. Kitabı dilimize çeviren Müntekim Ökmen’in eseri Bodrum’da Halikarnaslı Heredot’un doğduğu yerde, büyük uğraşlarla çevirmesi bir rastlantı değil, eserin sahibine saygısıydı. Alttaki fotoğraf yetmişli yıllarda, o çalışma günlerinde Bodrum Kumbahçe’de evinde çekilmiş, Ökmen ve Mina Urgan.

Bugün konumuz Bodrum değil İstanbul, detaya dalmadan devam edelim. Heredot eserinin dördüncü cildinde Perslerin İskitler üzerine yürüyüşlerini anlatır. Pers Kralı Darius’un, aynı zamanda birinci dereceden kuzeni olan General Megabazus (Farsça Bagavazdā veya Bagabāzu, belki Beyabaza) günümüz İstanbul’un Anadolu yakasına geldiğinde, bir o tarafa bakar bir de karşıya, ‘Bunlar kör olmalı, karşı tarafın güzelliği varken burada yerleşmişler’ dediğini yazar Heredot. Bu sözleri yazıya aktardığında ne Bizans vardır ne de Konstantin. Böylece Kadıköy tarafı artık ‘Körler Ülkesi’ olarak anlatılır. Heredot’dan dört yüz sene sonra gelen Strabon da, beş yüz sene sonra gelen Roma’lı Tarihçi Tacitus’da ‘Körler Ülkesi’ olarak tanımlarlar Anadolu yakasını.

Anadolu tarafı özellikle Gebze İstanbul’un en sağlam kireçtaşları ile bilinir. Geçmişten günümüze devam eden taş ocakçılığı antik çağlarda ilk kirecin de üretildiği bölgedir. Adalardaki bakır madenine yakınlığının dışında cam endüstrisinin temel hammaddesi olan kuvars kumu, Şile dedir. Üniversite yıllarında yaptığımız bir gezide terk edilmiş bir Manganez ocağı ile karşılaşmıştık. Antik çağlarda altın çıkarıldığı biliniyor ama nereden biz halen bilmiyoruz, bu da bizim ayıbımız. Madenlerden de öteye yörenin suyu var, kısaca karşı taraftan daha fazla yerleşim avantajları var.

Ama antik çağlarda buraya yerleşmelerinin nedeni yukarıda saydığım özellikler olmasa gerek. Deprem yer seçiminde etkili olmuş olabilir mi? Geçmişte İstanbul depremlerinde, Anadolu yakasının oldukça az hasarla atlatıldığını yazıyor kayıtlar.

‘İstanbul’u etkileyen yakın tarihli bir deprem, 10 Temmuz günü öğle vaktinde gerçekleşen 1894 depremidir. İstanbul’da kayda geçen rakamlara göre 474 kişi ölmüş, 482 kişi yaralanmış, 1087 ev ve 299 iş yeri hasar almıştır. Toplamda zarar gören bina sayısı 10 binden fazladır. 

Yine basında yer alan haberlere göre sarsıntıdan 10 dakika önce deniz suları Anadolu yakasında Salacak’tan Kartal’a kadar Kadıköy sahili boyunca tahminen 200 metre civarında geri çekilmiş, bir süre sonra büyük dalgalar halinde gelerek kıyıları süpürmüştür. Tarihi Yarımada’nın Marmara Denizi tarafı kıyısındaki yapıların ve Haliç’teki köprülerin sular altında kaldığı anlatılır..

….

1912 yılına ait bir diğer depremde de şehrin etkilendiği anlaşılmakla birlikte 1894 depremi kadar ses bulmamıştır. Bu tarihte İstanbul’da çıkan bir Fransız gazetesi, gece geç vakitlerde sahili vuran şiddetli dalgalarla birlikte Kadıköy çevresinde denizin dalgalı olduğunu bildiriyor. 10 Ağustos günü sabaha karşı meydana gelen depremden önce saat 02:00’de dalgaların yoğunlaşarak olağanüstü bir olaya dönüştüğü ve depremden yarım saat sonra denizin sakinleştiği anlatılır. Ancak şehirdeki tam tahribatla ilgili detaylar az.’

(Bölümler halinde yukarıya aldığım yazı Gazete Kadiköy’den, Pınar Erkan’ın ‘Deprem, İstanbul, kıyılar ve Kadıköy’ 24 Şubat 2023 de kaleme aldığı yazısından)

Kadıköy’den başlayarak İzmit’e kadar deniz kenarında, antik çağlarda yerleşimin olmaması bir rastlantı mı yoksa tsunami olayı yaşanması sonucu mu ? ne yazık ki bilmiyoruz.

Şimdi başlığımıza dönecek olursak, karşı taraf yerle bir olurken, sizce  Anadolu tarafını seçen  o insanlar ‘Körler’ mi yoksa ‘Bilgeler’ miydi.?

Daha Bizans ve Roma adı yokken, MÖ beş yüzlerde ‘Kalkedon-kireçtaşı Ülkesi’ ni yazmış, gezgin Heredot. Peki bu yerleşimler neredeydi, kimlerdi sorusunu bir sonraki yazımıza bırakarak sizlere sağlıklı güzel günler dileyerek sonlandıralım.

M.  Meran  Pakel

Kadıköy, 06.07.2025

401 (20/25)

Leave a comment