Bizanslılardan önce İstanbul’da kimler vardı?

Yıllar önce İstanbul’da bindiğim bir taksinin şoförü, laf olsun diye ‘Nerelisin?’ diye sormuştu. ‘İstanbulluyum’ sözlerime aldırmadan sorusunu yinelemişti.  Benim tekrarlamamdan sonra, ‘İstanbullu diye birileri yok, burası Bizanslıların’ Bilgiç havayla bana söylüyordu. Bir yerde haklıydı, eğitim sistemimizde, Roma Bizans söylemleriyle beyninde oluşan sabit fikirleri, nedense sorgulamayan bir ‘Tarih’ okumuştuk bizler. İnerken yine de dayanamadım, ‘Sence Bizanslılardan önce burada yaşayan yok muydu?’ Mazot fiyatı, geçim, trafik, güncel sorunları dururken bu sözler ona o kadar uzaktı ki, boş boş baktı.

Biz de hikayemize üç kuruşluk bilgimizle, yukarıda sikkede resmi görülen, Bizans’ı kurduğu var sayılan Byzas ile başlayalım. Byzas (Bύζας) kelimenin orijini eski Grekçeye Trak’lardan gelmiş, anlamı erkek keçi. Anlayacağınız İstanbul’umuzu kuran aslında Trakya’lı ‘Teke’ lakaplı birisi. (Kaynaklarda Atina yakınlarındaki Megaralı bir kolonist olduğu yazılır. Doğrudur ama unutmayalım, Megaralılar, Dor istilacıları ve onlara katılan Trakyalılardan başkası değildi)

Hangi yıl kurulduğu tartışmalı, kimi beşinci kimi altıncı yüzyıla tarihliyor İsa’dan önce. Ortak tarafları Kadıköy-Kalkedon’un önceden varlığı. Tartışmalara son vermek isteyen Konstantin kestirip atıyor MS üç yüz otuzlarda, iki sene sürecek olan ‘Şehrin bininci yıl’ kutlamalarını yapıyor. Bu tarih doğru mu bilinmediği gibi geçmişi iyice karışıyor. Sonrasında bin beş yüz yıl geçiyor ne Roma ne de Osmanlı araştırmacıları ‘Geçmişi’ ile ilgilenmiyor, Abdülaziz dönemin de bir olaya kadar.

Alta aldığım fotoğraf ‘Gazete Kadıköy’den Sayın Pınar Erkan’ınyazısından. (*)

(Abdülaziz Avrupa’ya seyahat eden ilk Osmanlı Padişahı. İlk defa bindiği trenle yaptığı bu gezide yanına Batı Ülkelerini görmeleri için, ileride her ikisi de Padişah olacak olan iki genç yeğenini, Murat ve Abdülhamid’i de almış. Dönüşünde Osmanlı topraklarında ilk Demiryolu inşaatını başlatıyor.)  22 Eylül 1872 tarihinde yukarıda fotoğrafta gördüğünüz eski Haydarpaşa garından (Bildiğimiz Garın yapılmasına daha otuz sene var) ilk sefer başlıyor, son durak Pendik.

İşte bu demiryolunun yapımı Payitahtın, Ülkesinin yerleşimlerine uzanan ilk yatırım olmasından öteye, ‘Şehirim Geçmişine’’ ilk ışığı tutacaktı.

Demiryolu önce Haydarpaşa çayının alüvyonlarında başlar, tepeler arasından Göztepe’ye doğru ulaşırken, yarma kazılarında çanak-çömleğe rastlanır.

( Burada bir ara verip, yukarıda fotoğrafta gördüğünüz Andreas David Mordtmann (1811-1879) tanıtmam gerekiyor. Hamburg doğumlu, otuz dört yaşında doktorasını tamamladıktan sonra İstanbul’a konsolosluk görevlisi olarak geliyor sonrasında Osmanlı’da yeni kurulan Ticaret Mahkemelerinde Hakim olarak görev yapıyor, çok yönlü, araştırmacı, gazeteci, antropolog ve gezgin olarak Osmanlı’da devlet adamlığı yapıyor ölünceye kadar. Ne yazık elimizde fesli bir fotoğrafı yok)

Ülkemizde o yıllarda arkeolog yok bu nedenle antropolog Mordthmann’a haber veriliyor.  Çıkan parçalar toplanarak ona teslim ediliyor. Anadolu’da bazı antik yerleri de gezmiş olan Mordthmann ne yazık ki incelemelerini yayınlayamadan kalp krizi ile hayata veda ediyor. Buluntular yakın arkadaşı Diplomat Sievenking tarafından Beyoğlu’nda yeni açılan İsveç konsolosluğuna teslim ediliyor. (Satın alındığını yazan kaynaklar da var.) Halen Stockholm Müzesi envanterine kayıtlı.

Bu olaydan otuz sene sonra, Haydarpaşa Garından başlayarak, Bağdat Demiryolu için mevcut demiryolunun yeniden düzenlenmesi sırasında, aynı bölgede (Göztepe’ye gelirken Şamil Paşanın köşkü ile Murat Efendinin köşkünün olduğu tepe) istinat duvarları kazısı sırasında yeniden çanak çömlek kalıntıları ile karşılaşılır. Olayı demiryolunda görevli duyarlı Miliopulos isminde bir Rum haber vermiştir.

İlerleyen yıllarda ‘Fikirtepe Höyüğü’ olarak adlandırılacak olan buluntular İstanbul’un Kadıköy tarafının geçmişini Neolitik çağa kadar taşıyacaktır. Diyebilirsiniz ki, tamam ama İstanbul’un Avrupa yakası ile bağlantısı ne? Biz kronolojik olarak devam edelim.

1945 yılında Ayasofya Müzesi Müdürü Muzaffer Ramazanoğlu Aya İrini kilisesinin güney bahçesinde ve ertesi yıl Ayasofya’nın bahçesinde araştırma kuyuları kazar, bu çalışmalar 1950 yılına kadar devam eder. Yazımıza Sevgili Afif Erzen’in anlatımı ile devam edelim.

‘..Değerli meslektaşımızın bize gösterdiği buluntular hakkında verdiği sözlü bilgilere göre sondajlar tabii kayalara kadar inmiştir. Aya İrene’nin bugünkü zemini ile tabii kaya arasında derinlik en fazla  1,5 m.dir. (Sn Ramazanoğlu) tabii kaya üzerindeki ilk tabakanın Frig tabakası olduğunu ve bir duvar kalıntısının 1939 da Boğazköy’de meydana çıkan Frig duvarlarına teknik ve malzeme bakımından benzediğini söyledikten sonra M.Ö. 13-8 inci asra ait açık düz gri, tezyinatsız Frig keramiğine de buluntular arasında pek fazla tesadiif edildiğini ilave etmiştir. Ikinci tabaka arkaik Yunan tabakası olup keramik arasında en enteresam 7. asrın sonlarına yahut 6. asrın başına ait olan ton üslubunda bir kabartma pitos parçasıdır. Bundan başka renkli ve siyah figürlü Korint, Atik üslübunda muhtelif keramik parçaları da bulunmuşdur. Bu kazı neticesi de göstermektedir ki, sözü geçen saha M.Ö. 2. binde ve onu takib eden devirlerde de daimi şekilde iskân edilmiştir. Buna göre Istanbul şehri bölgesinin ilk sakinleri Orta Yunanistan’dan gelen Megaralılar ve diğerleri olmadığı gibi M.Ö. 1200 senelerinde Anadolu’ya göç eden Frig’ler veya başka Trak kavimleri de olmayıp, prehistorik devirde Anadolu’nun Kuzey-batı mıntıkasına has bir kültürü temsil etmiş olan insanlardır(**)

Yukarıda fotoğrafına aldığım Sevgili Prof. Dr. Afif Erzen’e bir taksi şoförü bana sorduğu soruyu sorsaydı, arabadan inmez, saatlerce anlatır, sorduğuna pişman ederdi.

Sn Erzen’in yazısı üzerinden neredeyse yetmiş beş yıl geçmesine karşın eğitimize ‘İstanbul’un Bizans olmadığı’ gerçeğini yerleştiremedik.

Fikirtepe’ye ne oldu derseniz.  1950 li yıllarda, yapılan kazılar sırasındaki görüntüsünü aşağıya alıyorum.

Günümüz görüntüsü ise Belediye Başkanlarımızın eseri.

Ülkesini ve kültürünü seven insanlar için, sevgi ve sağlıkla kalın.

(*) Pınar Erkan, Gazete Kadıköy, ‘Abdülhamit devrinde Kadıköy’de Demiryolu ile Şamil ve Rıdvan Paşalar’  27 Ocak 2023

(**) ‘İstanbul şehrinin kuruluşu ve isimlari’  Dr. Afif Erzen

 Not: Wikipedia’da Fikirtepe buluntularını 1908 yılında Dr Mordtmann tarafından değerlendirildiği bilgisi gerçeği yansıtmamaktadır.  Kendisi o tarihte hayatta değildi.

M.  Meran  Pakel

İstanbul, 07.07.2025

402  (21/25)

Leave a comment