‘Osmanlı Padişahlarından acaba heykelini yaptıran oldu mu?’ diye düşünürseniz, evet, Otuz altı Osmanlı padişahından yalnızca biri, ‘Heykelini’ yaptırdı ama ne yazık ki o da bu cesaretini ‘canıyla’ ödedi.

Hikayemiz Paris’te başlıyor. Yolunuz düşer ve ‘Saraylara’ meraklıysanız, Versay ve Fontainebleau Sarayını gezdikten sonra, sıra İmparatorluk zamanında, Kışlık Saray olarak kullanılan, yukarıya aldığım fotoğrafta gördüğünüz Château de Compiègne’i ziyaret edebilirsiniz.
Ben yine de birkaç fotoğrafını eklemek istiyorum.


Marie Antoinette’in en sevdiği ‘Saray’dı, kendisinden sonra da İmparatorluk döneminde, İmparatoriçelerin gözde mekânı olmağa devam etti.
Odaları süsleyen değerli yağlı boya tabloların arsında alta aldığım tablo bizim için anlamlı.

Yüksekliği, yüz atmış beş santim ama neredeyse dört metreye yaklaşan genişliği ile ziyarete açık olan salonda, duvarı boydan boya kaplamış. Görenleri etkiliyor.
1867 yılında Paris’te düzenlenen ‘Uluslararası Fuarın’ açılış seremonisinde, ‘Avrupa’nın İmparatorlarını’ Avenue des Champs-Élysées (Şanzelize Bulvarında) resmetmiş Charles Porion. Sağdan ikinci, beyaz atın üstünde Osmanlı İmparatoru Abdülaziz, yanında Rus çarı II. Aleksander ve onun yanında Fransa İmparatoru III. Napolyon görülüyor.

Bilmiyoruz bu gezi sırasında mı etkilendi Sultan Abdülaziz gördüğü heykellerden, özellikle, üstte aldığım fotoğrafta gördüğünüz, Sen Nehri kenarında 9. Köprünün yanında bulunan ‘At üstünde Kral 4. Henry’ heykeli mi, yoksa Sarayda gördüğü alta aldığım III. Napolyon’un heykeli mi?

Sonuçta yukarıdaki heykeli yapan heykel sanatçısı CharlesFrancis Fuller’le, Fransız İmparatorun aracılığı ile anlaşma sağlandı.
Eski bir Süvari Subayı olan Fuller, askerlikten ayrılmış İngiliz olmasına karşın Ülkesini terk ederek Floransa’ya yerleşmişti. (Önce Amerikalı heykel Sanatçısı Hiram Powers ile çalışmış daha sonra kendi atölyesini açmıştı.) Abdülaziz’in heykeli için birkaç kez İstanbul’a geldiğini yazıyor Tarihçiler. Heykeli Floransa’da hazırlamış, bronz dükümü ise Münih’te yapılmıştı. Kırk yaşlarındaki Sanatçının ne yazık ki son ‘Atlı heykeli’ oldu.
Sultan Abdülaziz Fransa ve İngiltere gezisine çıktığı 1867 yılında Çırağan Sarayı, ondan iki sene önce de Beylerbeyi Sarayı tamamlanmıştı. Fuarda satın aldığı yirmi dört çeşitli hayvanların bronz döküm heykelleri, partiler halinde İstanbul’a Saray’a teslim edilmeğe başlandığında ‘Sanat karşıtı’ çevrelerin söylemlerinin arttığını yazıyor bazı tarihçiler. (Gelen heykeller Beylerbeyi Sarayının bahçesine yerleştirilecektir.) Bu tepkiler nedeni ile mi ‘Atlı Heykelin’ boyutu değişti, Fuller ’in İstanbul’a tekrar tekrar gelmesinin nedeni, yapılan bu değişiklik mi bilmiyoruz. Ayrıca Abdülaziz’in Heykeli Çırağan sarayı girişini düşünerek mi sipariş verdiği bilinmiyor. Tek bilinen tepkiler sonrasında, heykelin boyutunun küçültüldüğü. 1872 yılında İstanbul’a gelen heykel Dolmabahçe Sarayına yerleştirilir.
Heykelin sanatçısı Fuller üç sene sonra ve ondan bir sene sonrasında da Sultan Abdülaziz intihar havası verilen bir cinayetle hayatını kaybeder, her ikisi de sadece kırk beş yaşındadır. Aşağıya aldığım fotoğraf İstanbul’da Anadolu yakasındaki Beylerbeyi Sarayına ait.

Yolunuz bu Saraya düşerse, orada Sultan Abdülaziz’in heykelini göreceksiniz. Buraya nasıl geldi derseniz, Sevgili Soner Yalçın, ‘Bu heykelin başına gelmeyen kalmadı’ anlatımıyla sizleri aydınlatacaktır.

Sağlıkla, Sanatla güzel günlerde buluşmak umuduyla,
M. Meran Pakel
Dalyan, 11.09.2025
413 (32/25)
