Arı Kovanına ‘Çomak’ sokan Adam..

(Bu yazı ‘ABD’de bir Davanın Hikayesi’ yazısının parçasıydı. Anlatımın çok uzun olması nedeni ile ayırmak zorunda kaldım.)

Yukarıya aldığım fotoğraf, bir zamanlar ‘Dünyanın en Zengini’ olarak Rekorlar kitabına giren, ‘Petrol Milyarderi’ Jean Paul Getty, kendi adını taşıyan Petrol şirketini kurduğu ellili yaşlarında çekilmiş.

Onun adını ilk olarak torunu kaçırıldığında gazetelerimizde duymuştum. Olay 1973 yılında olmuş, karşılığında ‘Milyon Dolarlar’ talep edilmişti. Bizler, onların yaşamı hakkında bir şey bilmediğimiz için, kendi kapalı dünyamıza benzer şekilde ‘Dede, torunu için bu parayı öder’ diye düşünüyorduk. Oysa Getty’nin oğlu Paul ABD yi terk etmiş, hippi olan ikinci eşiyle Fas’a yerleşmiş, torun Getty ise annesi ile İtalya’da kalmış, ‘Müdürü’ protesto ettiği için de okuldan kovulmuş, eğitimine ara vermişti. Kısacası Dede ile Torun arasında bizim anladığımız duygusal bağ hiç kurulamamıştı. Dede Getty, bu nedenle kaçırıldığına hiç inanmadı, kendisinden ‘Para sızdırmak isteyen torununun’ bu işi düzenlediğine inanıyordu ta ki kaçıran ‘Mafya’ onun kulağını kesip gönderinceye kadar. Cimrilik derecesine kadar tutumlu olan Getty’nin bir ‘Pazarlık Uzmanı’ olduğunu bilmeyen Mafya, 19 Milyonla başladığı ‘Fidye’ de, sonunda 3 Milyona razı oldu, torunu bir ‘Benzin’ istasyonuna bıraktılar.

İşte bu olayla tanıştığımız J. Paul Getty, ‘Sanat, Antik eserler’ koleksiyoncusuydu. Aşağıda fotoğrafta gördüğünüz, ‘Getty Villa’ adıyla anılan malikanesi heykeller ve resimlerle donanmıştı.

Kendisinden sonra Getty Villa ve aşağıya fotoğrafını aldığım Getty Center’in bir bölümü ‘Müze’ olarak kullanılması koşuluyla, topladığı tüm eserleri, Vakfa bağışladı.

Parasal sorunu olmayan ABD’nin bu özel Müzesi üstelik yılda ‘Bir buçuk Milyon’ ziyaretçi ile rekor kırarken, Müze Yönetimi, en değerli parçası olan ‘Afrodit’ Heykelini İtalya’ya iade etmeğe 2000 li yılların başlarında karar verdi.

İki metre otuz santim boyunda yukarıda fotoğraftaki heykeli size tanıtmadan önce, aşağıda Getty Villa’nın önünde fotoğrafını gördüğünüz Bayan Marion True’yu anlatmam gerekiyor.

Bayan Marion, New York Üniversitesinde Arkeoloji Yüksek Lisansını bitirdikten sonra, Harvard’da Doktorasını tamamlamış, tanınmış Müzelerde görev yapmıştı. Kısaca Getty Müzelerine Küratör Yardımcısı olarak 1982 yılında geldiğinde ‘Deneyimli’ ve iki sene sonra ‘Küratör’ olarak işin başına getirildiğinde, otuz altı yaşında bir ‘Profesyoneldi’. 1984 yılında İngiliz simsar Robin Symes heykelin fotoğraflarını gösterip ‘Getty Müzesine’ teklif ettiğinde, hemen kabul etmedi, zaman kazanmak için oyalamayı tercih etti. Fotoğrafı önce kime gösterdi derseniz, ilk olarak Akdeniz’de antik yerlerde uzun zaman çalışmış, Ülkemizde Knidos kazılarını yürütmüş olan İris Love, ‘Sakın alma, bu çok tehlikeli’ önerisinde bulundu. Robin heykelin kaynağının ‘temiz’ olduğunu, ‘Uzun yıllardır İsviçre’de bir aileye’ ait olduğunu, satın alma belgesinde belirtildiğini söylüyordu. Karşılıklı pazarlık ve araştırma sonunda Getty Yönetimi Heykeli almağa karar verdi. Londra’nın zengin simsarlarından olan Robin, özel bir kargo uçağı ile heykeli ABD’ye gönderdi. Getty Müzesine ahşap sandıklar içinde gelen heykel için 18 Milyon dolar ödenmişti. Müze personeli merakla ahşap kasaların açılmasını izlediler, gerçekten muhteşem bir heykeli ilk olarak onlar gördüler. Heykel bakım ve onarım için Getty Koruma Enstitüsü Müdürü Luis Monreal’in binasına taşındı. Yazımıza halen Ağa Hanın danışmanı olarak çalışan Monreal’in açıklamaları ile devam edelim. ‘Heykelde, nesnenin yağmadan getirildiğine dair işaretler vardı. Elbisenin kıvrımlarında topraklı kırıntılar, gövdede yeni çatlaklar vardı, bu da heykelin yakın zamanda ortaya çıkarıldığını ve kolay kaçakçılık için parçalandığını gösteriyordu.’ Yakın tarihte yapılan röportajında, devam ediyor. ‘Bu koşullarda arkeolojik bir esere bakan herhangi bir müze profesyonelinin, onun yasadışı bir kökenden geldiğinden şüphelenmesi gerekiyordu’

Monreal, Müze müdürünü heykeli satın almaması konusunda uyarır ve isterse heykele ‘Polen’ testi yaparak hangi Ülkenin toprağından geldiğini kolayca tespit edebileceğini söyler.  Ancak para ödenmiştir, test hiç yapılmaz.

Heykel, ‘Afrodit’ olarak salonda yerini alır. Geçmişi unutulur, ilerideki yıllarda Los Angeles Times Gazetesinden iki araştırmacı gazeteci yazıncaya kadar.

Artık bu uzun yazımızın ‘Arı Kovanına Çomak sokan Adamını’ tanıtmak zamanı geldi.

Fotoğrafta gördüğünüz adamın adı Paolo Giorgio Ferri, Roma Savcılarından. 1994 yılında bir villa soyulur. Görevi üstlenen Savcı, arkeolojiye ve eski eserlere meraklıdır, bir sene sonra, çalınan eserlerden birini Sotheby’s Müzayede kataloğunda görür. İtalya’da çalınan eser nasıl ulaşmıştır Londra’ya. Antik Eser yağmacılarının bağını ortaya çıkarabilecek miydi ?..

Ferri, o günleri anlatırken, ‘Kırklı yaşlarımdaydım ama nelerle uğraştığımın farkında değildim’ diyecektir.

Ağustos 1995 de olan bir trafik kazası Ferri’nin yardımına yetişti. Renault 21 marka otomobil, Cassino çıkışına yaklaşırken şoför uyumuş bariyerlere çarpmıştı. Ölen sürücü ‘Gümrük Yüzbaşısı’ydı. Torpido gözünde çok sayıda antik eser fotoğrafları bulununca iş değişti. Roma’daki evinde arama yapıldı, aşağıdaki şemaya ulaşıldı.

Kaçak kazılarla çıkarılan eserler, Giocomo Medici adında bir ‘Antik eser Komisyoncusunda’ toplanıyor, oradan kurduğu şirketin İsviçre’de Cenevre’deki ‘Serbest Bölge’ deposuna taşınıyordu. Fazla vakitleri yoktu, bir ay sonra Medici’nin ‘Serbest Bölgedeki’ 21 numaralı deposuna ortak baskın düzenlendi.

Ferri aşağıya aldığım fotoğrafta gördüğünüz depoya girdiğinde, ‘Kendimi Ali Baba ve haramilerinin ininde gibi hissettim’ diyebilmişti, şaşkınlıktan.

Ele geçirilen eserlerden daha önemlisi, belgeler ve poloroid fotoğraflardı.  Ferri bunların araştırılması sonrasında 47  evet kırk yedi, çoğu ünlü ABD Müzesinde ‘Yağmalanmış eser bulunduğunu’  açıkladı.

Bütün bu olaylar yaşanırken, Los Angeles Times’ın araştırmacı gazetecisi aşağıda fotoğrafta gördüğünüz Ralph Frammolino Afrodit heykelinin peşine düşmüştü.

Araştırmaları onu Londra, Cenevre derken Sicilya’ya kadar götürmüştü. Orada aldığı cevap ibret vericiydi, ‘Bizim burada fazla konuşanın dilini, araştıranın boğazını keserler’. Heykel, Sicilya’da antik bir kentte bulunmuş, taşınabilmesi için üç parçaya bölünmüştü. Ancak kafası yoktu. Civarda bulunan üç mermer kafadan birisinin ona ait olduğu düşünülüyordu. Medici yardımı ile havuç yüklü bir kamyonla İsviçre’ye depoya taşınmıştı.

Ferri, ABD Müzelerini baskı altına almak için ‘Afrodit’i davasına ekledi.

Getty Müzesinin küratörü Marion True ‘Bilerek kaçak kazılarla yağmalanmış eser alımından dolayı’ suçlu olarak Roma mahkemesine çağrıldı. Ferri bununla yetinmedi, ABD nin tanınmış simsarı Robert E. Hecht’i de davaya suçlu olarak ekledi. ‘Demir’ soy adlı Savcı bir ilki başlatmış. ABD vatandaşı iki kişiyi Ülkesi adına ‘Davaya’ çağırmıştı. Alta aldığım fotoğrafta Hecht duruşmaya girerken.

Bundan sonra ne oldu derseniz, önce Medici suçlu bulundu hapis cezası ve rekor bir tazminata mahkûm edildi. Bu arada Marion’un işine son verildi. Marion sadece, ‘Her şey yönetimin bilgisi ve kararı ile oldu’ ifadesini kullandı. Getty Müzesi, acilen İtalyan Kültür bakanlığı ile görüştü ve Afrodit heykeli dahil birçok eseri iade edeceğine söz verdi.  Marion ve Robert’in davaları sırasıyla, zaman aşımından sonlandırıldı. Alta aldığım fotoğrafta Marion True davalar sırasında çekilen görüntüsü ile.

Bu anlattıklarımızla ilgili ilk kitap 2006 yılında çıktı. ‘ Medici Conspiracy’ adıyla, Peter Watson, Cecilia Todeschini ortak çalışması olarak.

İkinci kitap ‘Chasing Aphrodit’ 2011 yılında yayınlandı. Yazarları Jason Felch ve Ralph Frammolino 2006 yılında ‘Müzelerin kirli yüzünü’ gazeteleri Los Angeles Times’da yazdıkları haberler nedeniyle ‘Pulitzer Ödülüne aday gösterilmiş, finalde Jüri onları seçmemişti.

Ferri’ye ne oldu derseniz, 2010 da emekli olduktan sonra Kültür Bakanlığında Arkeoloji Müdürü olarak çalışmasına devam etti. Yazları kendi deyimiyle ‘deniz kenarında küçük evinde, balık tutarak’ sade bir hayat sürdü, geçtiğimiz yıl aramızdan ayrıldı.

Kültür Mirası için Ülkemizin başlattığı yolda bu anlattıklarım ikinci olaydır. Müzeler birer birer elindeki çalıntı eserleri iade etmeğe devam ediyorlar. Bu uzun yazımızı Sevgili Ferrinin sözleriyle bitirelim.

Müzeler sanat ve kültür yerine ‘yağmacıları’ desteklediği sürece bu sorun devam edecektir…’

M.  Meran  Pakel

Dalyan, 25.03.2024

343  ( 12/24 )

Leave a comment