Bir ‘Kahraman’ yaratmak..

Yukarıda gördüğünüz İngiltere’nin güneyinde, Manş Denizine bakan Dorset kıyıları. Hikayemiz bu şehrin küçük bir köyü olan Moreton’da Aziz Nikola kilisesinde başlıyor. Önce köyden bir fotoğraf ve kilisenin günümüz görüntüsünü sizlere sunalım.

1935 yılında Mayıs ayının sonlarında bu kilisede sade bir cenaze töreni yapıldı. Fazla katılan yoktu. Cenazenin ‘subay’ olması nedeniyle çoğunluğu askerlerdi. Son görev yaptığı bölümün başkanı Winston Churchill (Dünya onu beş sene sonra tanıyacaktı, Başbakan koltuğuna oturduğunda) dışında üst düzey kimse yoktu. Batılılar gibi giyinmiş tek bir yabancı vardı, İngiliz İdaresindeki Ürdün’ün Emiri Abdullah. Alta aldığım fotoğraflar bu törenden.

Şüpheli bir motosiklet kazası sonunda ölen, takma soyadı Lawrence olan Thomas Edward (Babası, İrlanda’da dört kızına bakması için tuttuğu mürebbiyeye âşık olup, onunla İngiltere’ye, ailesini ve kızlarını bırakıp geçer. Kendine yeni soyadı olarak ‘Lawrence’ alır ) böyle uğurlandı ve unutulan yüzlerce ‘İstihbarat Subayından’ biri olarak kalacaktı, arşivlerde ama öyle olmadı..

1950 li yıllar özellikle sonlarına doğru Orta Doğu kaynamağa başlamıştı. Törene katılan Ürdün Kralı Abdullah 1946 yılının Mayıs ayında İngiliz İmparatorluğunun himayesinden ayrıldıklarını ve yeni bir devlet olduklarını bildirdi. Bu o kadar kolay değildi, ellili yılların başında bir suikast onun sonu oldu. (Suikastçının İngilizlerin Mısır’da kurdukları ‘Müslüman Kardeşler Örgütüne’ bağlı olduğu daha sonra anlaşılacaktı)

Bu sefer Mısır baş kaldırdı ve İngiltere ile yapılmış ‘1936 anlaşmasının geçersiz olduğunu’ bildirdi. Artık Süveyş’teki İngiliz Birlikleri düşman kabul edilecekti. İngilizler Süveyş Kanalı çevresindeki üslerini terk etmeyi reddettiğinde, Mısırlılar üsse giden tüm yiyecek ve suyu kesti, İngiliz mallarının boykot edilmesini emretti, üsteki tüm Mısırlı işçileri geri çağırdı ve gerilla saldırılarına başlayarak Süveyş Kanalı çevresini savaş alanına çevirdi. Sonunda 1952 yılında Kral Faruk ‘Özgür Subaylar’ tarafından tahttan indirildi. (Darbeyi gerçekleştiren General Necib’in ‘Müslüman Kardeşler’ örgütü ile ilişkisi ortaya çıkınca Yarbay Cemal Abdül Nasır onu ‘ev hapsinde’ tutacaktır) İngilizlerin Mısır’ı bırakmağa niyetleri yoktur, iki sene sonra Nasır’a suikast düzenlenir. 1954 yılının Ekim ayında İskenderiye’de halka konuşma yaparken, suikastçı, Sekiz kurşunu arka arkaya ateşlemiştir otomatik silahından. Nasır yara almadan kurtulur. Tahmin ettiğiniz gibi temelini İngilizlerin attığı ‘Müslüman Kardeşler Örgütünün’ üyesidir kurşunları sıkan. Gerilim iyice tırmanmıştır, Nasır 1956 yılında ‘Süveyş Kanalının’ artık ‘Mısır’a ait olduğunu söyleyerek ‘Devletleştirir’. Bu bardağı taşıran son damla olmuştur, İngiliz ve Fransız desteğinde İsrail’i Mısır’ın üzerine sürerler, Sina yarımadası işgal edilir. Şubat 1958 e gelindiğinde Suriye ve Mısır birleşerek ‘Arap Birliğinin’ temelini atarlar, buna karşı hamle olarak İngilizler Ürdün ve Irak birleşmesi ile ‘Haşimi Birlikteliğini’ kurarlar. Sonrasında aynı yıl beklemedikleri bit olay olur, Faysal ve ailesi bir darbe ile öldürülür. (Darbeyi gerçekleştiren Abdülkerim Kasım çok geçmeden helikopter kazası ile devreden çıkarılacaktır )

Uzun uzadıya sadece bir bölümünü, ‘üç kuruşluk’ bilgimizle aktardığımız ‘Orta Doğu’ kaynarken, bu Ülkelerin dışındaki halk, kamu oyu, neler olup bittiğine ilgisizdi.  Etkin tanıtım aracı olan Sinema Dünyası bu iş için en uygunuydu. Orta Doğu’nun nasıl kurulduğu halka anlatılmalıydı. O yılları anlatan tek eser, Thomas Edward’ın kaleme aldığı ‘Seven Pillars to Wisdom’un haklarını alarak başladı yapımcılar. (Alta aldığım bu kitap dilimize, ‘Bilgeliğin yedi Sütunu’ olarak çevrildi, ‘Bilgeliğe  yedi aşama’ belki daha uygun olacaktı.)

Film yönetmeni David Lean, senarist Robert Bolt ile günlerce çalıştı, önce Thomas Edward’ın fiziki yapısını değiştirerek başladılar.

Kısa boylu, narin yapılı Lawrence’in yerine, bir metre seksen santimden uzun boylu Peter O’toole geçti. Kılıç kullanmayan Thomas’ın aksine Peter’in elinden kılıç eksik olmadı çekimlerde. Hicaz Demiryollarına mayın döşeyen, manyeto ile ateşleyen, kısaca tüm sabotajları onun yaptığı vurgulandı.

Hicaz Demiryolunun İstasyonlarını koruyan Osmanlı birliklerini, bir avuç Bedevi’nin önderi olarak elinde ‘Colt’ tabancası ile saldıran bir ‘Kahraman’ yarattılar, Lean ve Robert Bolt ikilisi.

1962 yılında gösterime girdi aşağıda gördüğünüz afişteki, ‘Lawrence of Arabia’

 Ülkemizde gösterilmedi, bazı sahnelerinden dolayı yasaklanmıştı. (1990 lı yıllarda bir Özel televizyon kanalı yayınlayacaktı Ülkemizde )  Dünyada büyük yankı uyandıran film yedi Oscar alarak ulaşılması zor bir rekora imza attı. Artık Thomas Edward ‘Arabistan’lı Lawrence’ olarak anılıyordu. Filmde gerçek gizlenmişti, alta aldığım fotoğraf o günlerde çekilmiş.

Çöl şartları için tasarlanmış gördüğünüz zırhlı araçlara, makineli tüfekler yerleştirilmiş o yıllar için başlı başına bir ‘mekanize zırhlı birlik’ yaratmışlardı, İngilizler. Lawrence, verilen altı araçla saldırdı Hicaz Demiryolu İstasyonlarındaki sahipsiz Osmanlı askerlerine.

Sonuçta o günler çok gerilerde kaldı ama film istenen amaca ulaştı, Lawrence artık ‘Kahramandı’. (İngilizler, istediğimiz anda bir kahraman yaratır, yeniden belirleriz sınırları mı demek istiyordu bilmiyoruz.)

Oxford eğitimli Lawrence in gizemli ama çoğu zaman abartılı kaleme aldığı kitabı günümüzde birden yeniden ortaya çıktı.

2006 yılında Bristol Üniversitesi Arkeoloji bölümü ‘Büyük Arap İsyanı’ (GARP) adında bir Proje hazırlayarak Güney Ürdün’de çalışmalara başladı. Prof Nick Saunders ve Dr. Neil Faulkner başkanlığında on seneden fazla sürdü bu araştırmalar. Prof. Saundersin, ‘İngiltere Orta Doğu’da yine savaşta. Bölge çözülürken, dikkatler Orta Doğu’ya bir asır önce bugünkü şeklini veren çatışmalara, anlaşmalara ve paylaşımlara yeniden odaklanıyor.’ Sözleri ‘Kahramanlar ve bitmeyen hırsların’ özeti. İlgilenen okurlar için yakın zamanda basılan bu çalışmalarla ilgili, kitabın fotoğrafını aşağıya alıyorum.

Ürdün ve Vadi Rum da yapılan kazıya ait resimleri ekleyelim yazımıza,

(Karkamış’da arkeolojik kazı adı altında Lawrence ve İstihbarat elemanlarının nasıl Topografik harita çıkardıklarını sizlerle paylaşmıştım, ileride ‘GARP’  adı altında Güney Ürdün’de ne ile karşılaşacağımızı bize zaman gösterecek.)

Günümüzde Lawrence turları var yörede, eski tren istasyonları ve Hicaz Demiryollarından kaldığı söylenen tren kalıntılarını çölde meraklı turistler izliyor.

Sağlık ve Savaşsız günlerde görüşmek umuduyla,

M.  Meran  Pakel

Dalyan, 04.05.2025

395  (14/25)

Leave a comment