‘Yalnız Minareler’..

Yukarıda gördüğünüz fotoğraflar Macaristan’ın kuzeydoğusundaki şehre ait. Eğer yolunuz düşerse Budapeşte’den iki saat uzaklıktaki ‘Eger’ Şehrine ulaşabilirsiniz. Özellikle kırmızı şarapları ile ünlü. Şaraplık üzümlerin yetiştiği yere ‘Güzel kadın Vadisi’ adını vermişler, belki de ‘Baküs’den esinlenerek.

Turistlerin arasına karışıp ‘Kale’ye çıktığınızda Doğu Avrupa’nın en güçlü duvarları ile karşılaşacaksınız.

Osmanlı bu kaleyi iki defa kuşatmış ancak 1600 lü yılların başında girebilmiş, onların Eger’i Osmanlıcaya ‘Eğri’ olarak çevrilmiş.

Bir Meydanda, önünüze aşağıdaki fotoğrafta gördüğünüz minare çıkacak.

Macaristan’da Camisi olmayan iki minareden biri Eger’de. (Diğeri Peşte sınırları içinde, Érd minaresi onu da aşağıya aldığım fotoğrafta görüyorsunuz.)

Eğer Minaresi, Osmanlı döneminden. Zamanla Kethüda Canisi yıkılmış, minareyi korumuşlar. Kırk metre yüksekliğinde, kırmızı kumtaşlarından yapılmış. Günümüzde turistlerin ‘görmesi gereken yerlerden’. Yukarıya çıkmak serbest, ancak uzun boyluların çıkmadan önce düşünmeleri gerekiyor, doksan sekiz basamaklı minareye çıkarken, nasıl ineceklerini.. (‘İshak Paşa Sarayında ili uzun adam’ hikayesinde anlattığım gibi inmeleri büyük sorun oluyor.)

Geçtiğimiz yıllarda, Eger’de kafe işleten bir yurttaşımız, kuleye çıkarak ‘Müezzinliğe’ başladı. Bir ücret almadan gönülden bu işi yapıyor, halen devam ediyor mu bilmiyorum. Eşi Macar ve Hristiyan. Belki de bizim ‘Müezzinimiz’ eşi Hristiyan olan tek müezzin.

Eger yakınlarında Ülkemiz Pamukkale’nin küçük bir benzeri de var. Belki de bu nedenle ‘Pamukkale’yi kardeş şehir kabul etmişler.

Düşünebilirsiniz, ‘Bu minareler Dünya’da tek mi?’ diyerek, hayır, özellikle Ülkemizde belki şaşıracaksınız ama o kadar çok ‘Yalnız Minare’ var ki. Her birinin ayrı hikayesi var. Birkaç ilgi çekeni aşağıya alıyorum. Karadeniz’den başlayalım. Aşağıdaki fotoğraf Trabzon Yomra İlçesinden.