‘Res est severa voluptas…’ 

Yukarıya aldığım yağlı boya tablo, neşe içinde ellerinde kadehlerle ‘soylular’ gurubuna ait. Ortak özellikleri ‘eğlenmek ve hayattan zevk almak’ üzerine kurulmuş, yirmili yaşlarda asilzadeler. Başlık olarak aldığım, sözler onlara ait. Res est severa voluptas.. ‘Zevk almak ciddi bir iştir’ anlamına geliyor. Burada bizim dilimizde pek karşılığı bulunmayan, ‘ince, rafine duyular’ anlatılmak istenmiş, zevk derken.

Sıklıkla geziye çıkıyorlar, çoğunlukla Roma, onların favorisi.

Tamamı Londra’da yaşıyor, ama hikayemizin başladığı 1730 lu yıllar da sanmayın ki Londra varlıklı, zengin bir şehir. Aşağıya o günlerden bir gravürü alıyorum.

.

Parlamento binasının hemen yakınında, Westminister’de bir ara sokak. Sokağın adı, ‘Hırsızlar sokağı’ yürekliyseniz gece değil gündüz bile zor geçersiniz.

Soylu gençler topluluğu, bir İtalya seyahati sonrasında birlikteliklerini ‘Resmîleştirmeğe’ karar veriyorlar. Aşağıda gördüğünüz Bedford Caddesindeki, Otel Bedford’un Tavernasını kendilerine toplanma yeri olarak seçiyorlar.

Guruplarına bir de ad buluyorlar, işte o günden günümüze neredeyse üç yüz yıldır kesintisiz devam eden ‘Dilettanti’ böyle başlıyor.

18. Yüzyılda Londra’da kulüp ve cemiyetler oldukça yaygın. Buluşma yerlerinin ortak özelliği, geniş bir yemek salonu, duvarların yağlı boya resimlerle kaplı olması. Bir örneğini aşağıya alıyorum.

Dilettanti Cemiyeti, sadece özel üyelere ait. Diğerleri gibi ‘Kadının’ bırakın üye olmayı, içeri girmesi bile yasak. Boşuna dememiş yazarımız, ‘Kadının adı yok’ diye. Dilettanti’de bir de ressam var, görevi, duvara yerleştirilmek üzere yeni üyelerin bir portresini çizmek.

Kısa bir müddet sonra Bedford Caddesinden taşınırlar. Yeni mekanları St James caddesinde, ‘Sazlı damlı’ ev olarak adlandırılan binadır.

Aşağıya aldığım resim onları hemen hemen yüzüncü yıllarında, bir kutlama yemeğinde gösteriyor.

Uzun uzun anlattığımız Dilettanti Cemiyeti’nin bizi ilgilendiren hikayesi, kuruluşundan otuz sene sonra, 1763 yılında başlıyor. Cemiyet bir araştırma gezisi planlıyor. Fikir kimden çıktı bilmiyoruz, ancak üyelerin İtalya’dan antik eşyalar topladığını, satın aldıklarını yazıyor kaynaklar.  Geziye Başkanlık etmesi için aşağıya resmini aldığım Richard Chandler görevlendiriliyor.

Gezide önce Yunanistan’a uğranacak, her eski eser detaylı incelenecek, mimari çizimler yapılacaktır. Böyle olunca bir de Mimar göreve ekleniyor, Nicholas Revett adında. Onun da bir resmini ekleyelim.

Görülen yerlerin, eski eserlerin mutlaka resimlerinin çizilmesi isteniyor (daha fotoğraf makinesinin bulunmasına yüz elli yıl var) Bu iş için seçilen ressam sadece 22 yaşında, William Pars adında bir genç. William çok yetenekli, on dört yaşında ilk sergisini açmış, genç yaşında resim dersleri verecek kadar becerikli. (Soyadının neden Pars olduğu bir araştırma konusu, biz şimdilik devam edelim)

Dilettanti’nin gençlerden oluştuğunu söylemiştik, gezi işinde gençlerle çalışmayı yeğliyorlar. Gezi başkanı Richard 27 en yaşlıları Mimar Nicholas sadece kırk iki yaşında.

Gezilerinin ikinci durağı onların ‘Küçük Asya’ dedikleri Anadolu. İzmir’den başlıyorlar araştırmalarına. Şimdi Pars’ın suluboya çizimleri ile devam edelim.

Milas sonrasında Miletos, Didim Apollon tapınağı, Efes ve en son Aleksandreas Troy

Üç sene süren bu gezilerinin sonunda ortaya Dilettanti Cemiyetinin bastırdığı eser çıkıyor.

İki ciltlik bu çalışmanın 1825 yılında yapılmış baskısı Türk Tarih Kurumu Kütüphanesinde A.I/2075 nolu bölümde mevcut, ilgilenenler buradan ulaşabilir.

‘1764 Araştırma Gezisi’ bireysel gezginleri saymazsak, Ülkemize ‘Planlı’ yapılan Arkeolojik ilk gezidir.

Dilettanti Üyelerinin yüzlerce antik Yunan vazosu sahibi olduğu, heykel koleksiyonlarını, ilerleyen yıllarda bir Müze kurulması için yaptıkları çalışmalar sonunda ‘British Museum’un kurulduğunu, ilk eserlerin ‘Cemiyetten’ satın alındığını düşündüğümüzde daha iyi anlıyoruz, ‘Zevk ciddi bir iştir’ cümlesinin anlamını.

Geçtiğimiz yıllarda 2008 yılında ABD’de California’da Paul Getty Müzesine ait ‘Villa’da bir sergi düzenlendi. Sergilenen eserlerin tamamı Dilettanti’ den satın alınan ilk yüz senelik periyoduna ait objelerdi.

Şimdi ne yapıyor bu cemiyet diye merak ederseniz, onlar başladıkları gibi, ‘Sanat ve Arkeoloji’ üzerine başarılı gençlere eğitim için burs vermeye devam ediyorlar.

Peki, nasıl oldu da bu kadar uzun bir zaman rahatça gezdiler derseniz, konu başlı başına bir uzun hikâye, onu da bir sonraya bırakalım.

Sevgiyle ve sağlıkla kalmanız dileklerimle.

M.  Meran  Pakel

Dalyan, 12.02.2024

339  (08/24)

Leave a comment