
1952 Yılında yerleştiğimiz semtin adı “Küçük Evler” di, daha sonra “Yukarı Bahçelievler” ve en sonunda Bahçelievler oldu. Şimdi ki İş Bankası yine aynı yerinde, fakat daha ufaktı ve şube adı olarak “Küçük evler Şubesi” yazılıydı. 40 lı yıllara doğru, büyüyen Ankara’da önce Tandoğan meydanı yakınında “Mebus Evleri” yapıldı ve ondan hemen sonra “Beş Evler ” Yapı kooperatifi binaları tamamlandı. Beşevler’le Birinci cadde arasında kuzeyden güneye doğru, yani son durak tarafındaki eski Süvari alayı ve Muhafız alayı yakınından, Anıt Kabirin yapıldığı Rasattepe’nin önünden , Gazi Eğitim Enstitüsüne doğru giden bir dere vardı. Halk arasında bu derenin adı B…lu Dereydi. Deyiş tamamen doğruydu, bu derede resmen kanalizasyon akardı. Bahçelievler’de kooperatif inşaatlarının başlaması üzerine buraya bir köprü yapıldı. ( Şimdi ki Darphanenin yakınlarına ) Emlak Bankası evleri Bahçelievler’in girişinden şimdi ki altıncı caddeye kadar olan bölümdeydi. Şu anda 3. cadde üzerinde bu binalardan bazıları orijinal haliyle durmaktadır. Çok iyi planlanmış bu ilk Bahçelievler’de bir tenis kulübü ( Şimdi Emekli sandığı işlem binası olan yer ) Çarşısı, postanesi ve bir açık hava sineması bulunmaktaydı. o günlere ait bir çizimi aşağıya ekliyorum.

İşte Bahçelievler’in ilk sineması bu “Zevk Sineması”dır. (Şimdi yerinde bir alışveriş merkezi var.

40 lı yılların sonunda başlayan “Küçük evler” Kooperatifi araziyi parseller üzerinden arsa olarak sattı. Bazı parseller bitişik bazıları ayrı nizam olmak üzerine şahıslar kendileri inşaatları tamamladılar. Planlaması yapılan bu bölümde yine bir okul yeri, yanında caddeye kadar uzanan bir çocuk ve halk parkı ( bu parkın büyük bölümü o zamanlar bir devlet iştirakı olan Gima’ya verildi. Daha sonra özele geçti, şu anda pizzacı var, halkın parkı böyle gitti) Çarşı yerleri ve minaresi olmayan bir cami yapıldı. Semt karakolu olarak ayrılan yer uzun zaman boş kaldı, çünkü bu semtte hiç hırsızlık ve kavga olayı yaşanmadı. ( Park gibi bu araziye de bu sefer ordu el koydu. Lojman yaptılar. Şu anda cadde üzerinde, önünde askerin beklediği binanın olduğu yer ) Çarşının olduğu yerde aşağıdaki resimde gördüğünüz binanın üst katında açık hava sineması açıldı. Adı “Mehtap Sinemasıydı.”

Yukarıdaki resimde gördüğünüz camla kaplı yer açık hava sinemasıydı, perdesi resmin sağ tarafına doğruydu ve caddeden filmin görülmemesi için yüksek, araları açık, Bağdadi çıtalardan yapılmış kafesler vardı. Yakın zamana kadar kumanda odasının yani makinist bölmesi duruyordu. Gerçekten parlak yıldızlı gecelerde film seyretmek ayrı bir keyifti. Orada seyrettiğimiz siyah-beyaz “Drakula” filminden sonra ablamla ikimiz uyuyamamış, sabaha kadar yatakta korkuyla kıvranmıştık.

1950 yılları ekonomide rekabet yılları. Mehtap sineması açılınca yukarıda resmini gördüğünüz binanın ikinci katı yoktu ve hemen oraya semtin üçüncü açık hava sineması açıldı. Çarşının o günlerdeki durumunu alttaki çizimle vereyim.

1957 Senesinde semt , Ankara’nın Büyük Sinemadan sonra en modern şık sineması olan “Renkli Sinema”ya kavuştu. Bu dört sinemadan ikisinin kaderini İstanbul’da olan bir kaza belirledi 24 ocak 1959 gecesi Küçükyalı’da Neşe sineması çöktü. Olay tam bir facia idi.


Yerinde bir kararla düz damlara yapılmış bütün sinemalar kapatıldı, tabii Mehtap ve karşısındaki de. Çöken Neşe sinemasında Marlon Brando’nun o zaman meşhur “Çayhane” filmi oynuyordu. 60 lı yılların sonunda yanan o güzelim Renkli Sinemada ise “Firavunun Laneti”.

Daha sonra son durakta açılan Arı sineması ve kapanan Zevk sinemasının yanındaki Dedeman sineması sonraki yıllarda, televizyonun atılımı ile krize giren film sektörüne yenik düşeceklerdi.
M Meran Pakel Dalyan, 15.03.2019