Bir ‘Özel Kumaşın’ Hikayesi

Yukarıda gördüğünüz sempatik keçilerden en üstteki yünleri kırpılmadan önce ve sonrası, her ikisi de ‘Ankara Keçisi’, soğuk iklimi seviyorlar, büyük bir ihtimalle ataları aşağıya resmini aldığım ülke yakınlarından.

Nepal, arkada Himalayalar

Şimdi orada yaşayan kardeşlerinin resmini görünce belki bana hak verirsiniz.

Nepal yakınlarında dağ keçileri

Şimdi biraz onları bırakıp sizi daha önce gördüğünüz bir resme, ‘Finckenstein Şatosuna’ götürmek istiyorum. (O zamanlar fotoğraf makinesi henüz olmadığı için önemli anlar hep resmedilmiş. )

Napolyon, Kazvinli Muhammed Mirza Rıza ile Şatoda

Bu resimdeki üçüncü kişinin adı Jaubert, tam adı Pierre Amedee Jaubert. Bu aile köklü ve halen devam ediyor, adları bir caddeye verilmiş. İleride bir yazımda yine onlardan bahsetmek zorundayım, bizimle ilgili olaylardan ötürü. Neyse, devam edelim. Aşağıya resmini aldığım Pierre Amedee, 1779 yılında Fransa’da doğdu. İyi bir eğitim aldı, ailesinin yönlendirmesiyle ‘Doğu Dilleri’ üzerine çalıştı, çok kısa zamanda Osmanlıca ve Farsçayı öğrendi.

İlk görevi neresiydi? derseniz, daha önceki bir yazımda bahsettiğim, yanında ‘Pasta Ustası’ ile gelen İstanbul elçisi Sabestiani’nin tercümanıydı ve yirmi beş yaşındaydı. İstanbul görevi sırasında yeni bir görev verildi, İran’a geçecekti, yolda Doğu Beyazıt’ta eyalet valisinin emriyle tutuklandı ve bir boş sarnıca hapsedildi. Buradan ancak valinin vefatı sonrası çıkabildi, kurtuluşunda tabii ki lisan bilmesinin çok faydası olmuştu. İran’a geçti, Fransa ile İran arasındaki anlaşmanın imzalanması için onları ikna etti ve Napolyon ile 1807 yılında Şatoda buluştu. Uzatmayalım, Napolyon’un iktidardan inmesinden sonra İstanbul’a, bu sefer Dışişleri Temsilcisi olarak geldi. 1818 yılında yeni bir görev aldı, bu seferki görev yeri Tibet’ti. Macera artık onun bir parçasıydı, Tibet’e nasıl vardığı bir film konusu. Tibet görevini tamamladı ve Fransa’ya yanında tam dört yüz keçi ile döndü. Bu keçilerin yünü orada işlendi ve tüm Avrupa’ya keçilerin adıyla ‘Kaşmir’ kumaşı olarak saraylara, asillere ve zenginlere satıldı. Bu, bugünkü Paris’in Moda merkezi olmasındaki ilk adımdı. Evet, yukarıda gördüğünüz keçiler Kaşmir yünü veren soğuk havaların keçisi, biz onu sadece ‘Angora’ yünü olarak tanıtabildik. Kaşmirden yapılmış bir elbise resmi ile yazımı sonlandırıyorum.

Jaubert daha sonraki yıllarda anılarının yanında ‘Türkçe Gramer’ kitabını yazdı

M. Meran Pakel

meranpakel@gmail.com

Dalyan, 26.09.2019

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s