Bir Anıt, Bir Konser…

Yukarıdaki resimde gördüğünüz kişi, Carl Gotthard Langhans.  O bir Prusyalı.  Öğrenimini Hukuk üzerine yaptı ama kendini başka bir dalda geliştirdi ve hiç eğitim almadan ‘Mimar’ oldu. Üstelik bununla da kalmadı Prusya Kraliyet baş Mimarlığına kadar yükseldi.  

Aşağıya aldığım fotoğraf bildiğiniz gibi, Berlin’in sembolü olan Brandenburg Kapısı. 1788 yılında yapımına başlanmış ve üç sene sonunda tamamlanmış. Bu yıl 230 uncu yaşını tamamlamış olacak.

Gümrük kontrol kulübelerinin olduğu yere bu anıtı yaptığında elli altı yaşında ve mesleğinin doruğundaydı.

Anıtı açıldığı yıllardaki görünümü

1961 yılının Temmuz ayının son günlerinde ne olduysa oldu, bir anda Berlin ikiye ayrıldı. Artık şehir bir duvarla bölünmüştü. Sadece on beş günde tamamlanmıştı, 155 kilometre uzunluğunda ve dört metre yüksekliğindeki duvar, üstelik birçok bölümünde, koridor şeklinde mayınlı bir bölge bırakılmış, ikinci bir duvarla desteklenmişti.

Duvarın yapılışından dört sene sonra Üniversitede okuyan gençlerden oluşan bir müzik topluluğu kendilerine yeni bir ad buldular. İsim babası Roger Keith Barrett iki caz müzisyeninin adlarını birleştirerek bulmuştu bu yeni ismi ve dünya ‘Pink Floyd’ la böyle tanıştı. Grubu bir arada gösteren tek fotoğrafın tarihi Ocak 1968 aşağıya alıyorum.

İkinci Büyük Savaşın ardından doğan bu geçlerin sistemi eleştiren ve görsel efektlerle süslenmiş konserleri unutulmaz anılar yaşatıyordu izleyicilerine. Bas gitarist, Roger Waters’in yarattığı dokuzuncu albümleri ‘The Wall’  üzerine o kadar çok şey yazıldı ki bize sadece yaşattıkları duygular için teşekkür kaldı.

Tam yirmi sekiz sene sürdü, Brandenburgun batıdan ayrı kalışı. Tarihler 9 Kasım 1989 u gösterdiğinde duvar yıkıldı.

O yaz, gruptan ayrılmış olan Roger Waters Brandenburg Kapısının önünde bir şerit şeklinde uzanan alanda bir konser vermeye karar verdi. Adını çoktan belirlemişti. ‘The Wall in Berlin’

Sahneye beş metre yüksekliğinde bir duvar kurulmuştu. Işık ve görsel efektlere bu sefer helikopterlerde katılmıştı.

Roger Waters

1969 yazındaki ‘Woodstock’ konserinden sonra yapılan en kalabalık seyirciye ulaşmıştı, dört yüz binin üzerindeydi katılanlar. O günü yaşayanlar için unutulmayacak bir konserdi.

Savaş sonrası doğan bu gençler şimdi yetmişli yıllarında, çizgilerinden şaşmadan ayrılsalar da, müziğe devam ediyorlar. Geçtiğimiz yıllarda kendilerine teklif edilen 450 bin sterlinlik konser teklifini tereddütsüz reddettiler, sadece ‘hayır’ için bir arya geliyorlar.  Grubun davulcusu Nick Mason, kurulduğundan bu yana ayrılmayan tek kişi.

Yazımızı onların ünlü ‘A Brick on the Wall’ ikinci bölümünü dilimize çevrilmiş sözleri ile bitirelim.

 İhtiyacımız yok hayır, eğitime
İhtiyacımız yok hayır, düşünce kontrolüne
Yok karanlık aşağılamalara, sınıfın içinde

Öğretmenler, bırakın çocukları yalnız başlarına
Hey, öğretmenler, bu çocukları bırakın kendi başlarına

Sonuçta, onlar sadece duvardaki başka bir tuğla
Sonunda, sen sadece başka bir tuğlasın duvardaki

 İhtiyacımız yok hayır, eğitime

İhtiyacımız yok hayır, düşünce kontrolüne
Sınıfta kara iğneleme yok
Öğretmenler, yalnız bırakın, çocukları
Hey, öğretmenler, o çocukları rahat bırakın
Sonuç olarak, sen sadece duvardaki başka bir tuğla

Sonunda, sen sadece  başka bir tuğlasın duvarda

M.  Meran  Pakel

Dalyan. 20.10.2021

210 ( 32/21)

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s