
Bu sözler bir çiftçiye ait, resmini aşağıya alıyorum. New York yakınlarında Bethel kasabasının, White Lake’in kuzeyinde yaşıyordu. On iki kilometre kare geniş arazisinde çiftçilik ve hayvancılık yapıyordu, ineklerinin sütü ile geçiniyordu. Amerika’da sıradan bir çiftçiydi, 1969 yılına kadar onu çevresindeki insanlar dışında kimse tanımıyordu.

1968 kışı kurak geçmişti, arazisinde ineklerine yetecek kadar ot bile çıkmamıştı. Küçük çiftlik evine gelen dört genç, üç günlüğüne arazisini kiralamak istiyorlardı. Dört gencin yüzleri asıktı, moralleri bozuktu, daha önce gittikleri her yerde olumsuz cevap almışlar ve son ümitle, tepedeki bu küçük evin kapısını çalmışlardı. Çiftliğin sahibi “ne için ? ” diye sorduğunda, heyecanla projelerini anlattılar, konuştukça açılıyorlardı, karşılarındaki adam, onların bu arzuları karşısında kendini onlara kaptırmış dinliyordu. Sözlerini bitirdiklerinde adam elini uzattı”Tamam, gençler, arazim üç gün sizindir.” Formaliteyi orada ayak üstü yazılan sözleşme ile tamamladılar. New York’a dönünce, afiş için Arnold’un evine gittiler. Arnold H. Skolnick o zaman tam otuz yaşında, evli ve Peter adında bir de oğlu var. Bizim yaşımızda olanlar bu grafikeri Türkiye’de oynayan aşağıdaki afişinden hatırlayacaklardır.

Biz devam edelim, o günü, Arnold’un oğlu küçük Peter’in sözleriyle dinleyelim. “..babam onlar gittikten sonra beyaz bir kağıttan güvercin kesti, sonra harfleri tek tek kestiğini gördüm..” Perşembe öğleden sonra başladığı işi pazartesi sabahı on birde buluştukları zaman önlerine açtı.

Bugün yetmiş dokuz yaşında olan Arnold hem müzik hem de sanat eğitimi almıştı, bu “Poster” festivalin sembolü oldu. Bu kadar sözden sonra isimleri yazalım artık, çiftliğin sahibi Max Yasgur. Aşağıda gördüğünüz çiftliğin adı ‘Woodstock’. İşte müzik tarihine geçen ünlü festival burada yapılacaktı.

Festivalin yeri duyulur duyulmaz Max tehditler almaya başladı. Çoğunlukla “Hippileri bu topraklarda istemiyoruz” sözleri en hafifiydi. Ölümle bile tehdit edenler oldu. Festivali organize eden Michael Lang bile Max’in son dakikada vaz geçebileceğini düşünüyordu. Rusya’dan göçen bir ailenin çocuğu olan Max 49 yaşındaydı ve kalp hastasıydı. Yukarıya aldığım sözlerini şimdi tam olarak yazmak zorundayım “Eğer, biz gençlerle bağımızı koparırsak, onarılamaz ve biz bir daha kazanmak için daha çok çalışmak zorunda kalırız..”
Organizatörler, yüz bin kişinin katılacağını hesaplamışlardı, yolda trafik engellemelerine karşın insanlar gelmeye devam ediyordu. Televizyonlar da sadece kalabalık köy yolları gösteriliyordu, bu bile engellemedi gençleri, dünyanın her tarafından geliyorlardı. Civar çiftlik sahipleri bu gençlere suyu bile para ile satıyordu. Bunu duyan Max, çocuklarını çağırdı, “ne kadar büyük süt bidonu varsa hepsini boşaltın…suyla doldurun burada suya para alınmaz…”. Kaç kişi katıldı dersiniz, katılımın dört yüz binden fazla olduğu söyleniyor. Belki inanmazsınız diye açılış resmini aşağıya alıyorum.

Üç gün için kiralanan yerde festival dördüncü güne geldiğinde yağmur başladı, kalabalığı o da etkilemedi ve en son konsere Jimi Hendrix çıktı, ilk gecenin sonunda Joan Baez’di, Hendrix ise kapanışı yaptı. Hiç bir kavganın olmadığı bu festival sırasında iki de bebek doğdu. Anneleri onlara eminim “Sen de oradaydın..” diyerek o anları anlatmıştır. Festival sona erdiğinde arazide sadece çöpten başka bir şey kalmamıştı.

Bu sene bu festivalin ellinci yılı Maryland’de kutlanacak, Ağustos ayının 16-18 günleri arasında .. Elli sene öncesini anlatan “ben de oradaydım ” diyen çok yazı çıktı. Arazisi ile birlikte kalbini açan Max’in en üste koyduğum fotoğrafı bu festival sırasında çekilmişti, “hayatımın en güzel günleriydi..” diyen bu gülümseyen Max, bu festivalden sonra artan baskılarla iki sene sonra çiftliğini sattı, Florida’ya gitti, orada vefat etti. Sadece müzisyenlerin resmini basan ‘Billboard’ dergisi onu unutmadı anısına kapağına resmini bastı. 50. yıl afişini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Max’in anısına barış güvercininin gençlerle dünyamızı aydınlatacağı umudumla….
M. Meran Pakel
Karşıyaka, 26.07.2019