İçi Boş Dünya…

Yukarıda resimde gördüğünüz büst İngiltere’nin Ulusal Gözlemevinin Greenwich’deki binasının girişinde bulunuyor. Biz onun adını ilk defa Hüseyin Rahmi Gürpınar sayesinde tanıdık. Aşağıya aldığım onun eseri bizlerin merakını uyandırdı.

1910 yılında tüm dünyada bir kuyruklu yıldızın, dünyanın çok yakınından geçeceği ve daha karamsar görüşle, dünyaya çarpabileceği konuşuluyordu. Bu kuyruklu yıldızın adı ‘Halley’ di. Ona bu ismin verilmesine neden olan Edmond Halley’in hikayesini size anlatmak istiyorum.

Edmond 1656 yılında Londra yakınında dünyaya gözlerini açtığında, henüz ne buharlı makineler, ne de elektrik vardı. Babası sabun imalatçısıydı, o yüzden ilk tanıştığı makineler, babasının presleri ve kazanları ile sabun kesim aletleriydi. Durumları diğerlerine göre daha iyiydi. Küçük Halley’in en sevdiği saatler akşam güneş battıktan sonra başlardı. Eğer hava açıksa, gece karanlığında, odasındaki yağ lambasını kapatır, saatlerce gök yüzünü seyrederdi. Okula başladığında matematik ilgisini çekti. 1673 yılında, daha henüz eğitimini tamamlamadan astronomi ve güneş lekeleri üzerine yazılar yazdığında sadece on yedi yaşındaydı ve koca İngiliz İmparatorluğunda bir gözlemevi yoktu. Oysa onlardan tam yüz sene önce İstanbul’da Tophane sırtlarındaki tepeye (daha sonra Pera’nın yapıldığı yer) bir rasathane yapılmıştı. Neyse, devam edelim, Halley, Oxford Üniversitesinde okurken hayatının en önemli insanı ile tanıştı. Kraliyet astronomu John Flamsteed onun heyecanını gördü ve astroloji ile ilgilenmesine destek oldu. O okurken önemli bir olay yaşandı. Kraliyet ulusal gözlemevi, Greenwich, 22 haziran 1675 yılında açıldı. Bizden tam yüz sene sonra, ne kadar acıdır ki bizimkinin ömrü sadece beş sene sürerken o beş asırdır yerinde. görevini sürdürüyor. Bu rasathanenin gözlem dışında önemli bir olayı da ‘Dünya Saatinin’ ayarlama noktası oluşudur. Bugün kullandığımız saatlerin yanında hep GMT yazısını görürsünüz ( Greenich Mean Time ) +1, +2 gibi. Çok dağılmadan devam edelim. İmparatorluk bu rasathaneyi kurduktan kısa bir zaman sonra bir hatayı fark etti. Kışları ülke sisliydi ve gözleme uygun değildi, Güney yarım kürede, açık havada bir gözlemevi daha açmaya karar verdiler.

Bu gözlemevi için İmparatorluğa bağlı olan St. Helene adası seçilmişti. Yerini daha iyi canlandırabilmeniz için aşağıya bir resim daha alıyorum.

Halley, okulu bitirmeden bu yeni proje için bu adaya geldiğinde sadece yirmi yaşındaydı. Üç sene burada kaldı. Dönüşte, o güne kadar yayınlanmamış bir eser yazdı. Güney yarım küre yıldız kataloğu. Burada Merkür’ün, Güneş’in önünden geçişini izledi. Yirmi yaşında başlayan bu heyecan hiç bitmedi ve periyodik kuyruklu yıldızları inceledi. Eski çağlardan bu yana kaydı tutulmuş bir yıldızın periyodunun 75-76 sene olduğunu açıkladı. İstanbul rasathanesinde 1577 yılında görülen aynı kuyruklu yıldızı tanımlamak, yüz sene sonra o bilim adamına kısmet olacaktı. En yakın arkadaşı Isaac Newton idi. Onu dünyaya tanıtan kitabını yazması için yüreklendiren ve bütün masraflarını karşılayan Halley olmuştu.

Halley ve Newton 1680’li yılların sonlarında

Gökyüzünden sonra ilgisini dünyaya çevirdi, kafasını kurcalayan ‘yerçekimi’ ve ‘manyetik alanlar’ üzerine yıllarca çalıştı. Boyu sadece on altı metre olan ( bugün sahil kasabalarımızdaki gezi teknelerinden bile küçük ) bir tekne ile üç sene okyanuslarda dolaştı, kaptanlığını yaptı. Ortaya çıkan sonuç şaşırtıcıydı. Manyetik kuzey hiç de denildiği gibi sabit değildi ve farklılıklar gösteriyordu.

Bu kadar teknik yazıdan sonra gelelim başlığımıza. Matematikçi, fizikçi astrolog Edmond Halley, çok tartışma yaratan bir görüş ortaya attı. Manyetizma ve yer çekiminin temel nedeni ancak ‘Dünyanın içinin boş olması’ ile mümkündü. Yukarıdaki resimde görüldüğü gibi, o, dünyanın 800 km kalınlığında bir kabuğu olduğunu ve çekirdeğin boş olduğunu iddia ediyordu.

Bu iddianın üzerinden 500 seneden fazla bir zaman geçti, daha önce yazdığım bir yazıda bu güne kadar ancak bu kabuğun on iki kilometresine kadar sondaj yapıldığını yazmıştım. Bekleyelim, belki birileri bu teoriyi gerçeğe çevirebilir. Doğrusunu söylemek gerekirse, ben de aldığım eğitime rağmen içinin boş olduğuna inanıyorum.

M. Meran Pakel

Karşıyaka, 01.11.2019

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s