Bir ‘yer’ ve bir ‘Ressam’

Yukarıda gördüğünüz ‘Hakimiyeti Milliye’ yani Ulus Meydanındaki fotoğraf yine bir bayram günü çekilmiş, hangi yıl olduğunu tam bilmiyoruz ama İş bankası binası olduğuna göre muhtemelen 1930 dan sonra, ama sabah saat ona yirmi kala çekildiğini eski İş Bankasının kumbara şeklindeki meydan saatinden öğreniyoruz. Heykelin arkasındaki taş bina ise ünlü ‘Taşhan’ Cumhuriyetin ilk yıllarında birçok ünlüyü konuk etmiş ama en önemlisi daha önce de yazdığımız Karpovitch in ‘Karpiç’ lokantası bu handa açılmış.  Alttaki resim ise yine aynı meydandan, bu sefer heykelin sağında görülen bina eski öğretmen okulu, Cumhuriyetimizin ilk Milli Eğitim Bakanlığı işte bu binaya yerleşmiş.

Bu bina 1930 lu yılların yarısından sonra ülkemizin bütün aydınlarının da toplandığı, çalıştığı bir yere dönüşecekti. Nedeni derseniz, bakanlık ‘Dünya Klasiklerini’ yayınlamaya karar vermişti. Siyasi görüşüne bakılmaksızın Doğu ve Batı dilleri yanında Rusça bilen aydınlar işte bu binada çalıştılar.

Çok varlıklı olmayan bu aydın insanların her zaman gittikleri mekân işte bu yıllarda açıldı. Şimdi yerinde olmayan bu yer, Ankara haline doğru uzanan Posta Caddesinin hemen başlarında sol taraftaydı. Ben ancak son zamanlarına yetiştim, içeriden keskin bir ispirto kokusunun yola yayıldığı bu yerin önünden geçerken babam beni elimden tutar hızla geçerdik, ama merakla iki, üç basamakla çıkılan, kirden rengi kararmış ahşap döşemeli yerden gözümü ayıramazdım.

Şimdi burayı en iyi bilen kişiden dinleyelim.

‘Köy Enstitüsü hocalarının, MEB Tercüme Bürosunda çalışanların, Ankara’da yaşayan şair, ressam, aktör, bilim adamı, edebiyatçı ve müzisyenlerin devam ettikleri bir tür kendiliğinden oluşan bir aydınlar kulübü idi bu mekân. Çoğunlukla ‘Kürdün Meyhanesi’ diye anılırdı burası. Aydınların dışında, başta sivil polis olmak üzere, jokeyler, küçük memurlar ve halktan kişiler gelirdi. Ayrıca benzerine zor rastlanır, marjinal tipik müşteriler de vardı…’

Posta Caddesindeki ‘Yeni Hayat Lokantası’nı işte böyle anlatmış Sevgili Fahir Aksoy, Kürdün Meyhanesi adlı kitabında. O yılların Ankara’sı ve kültürü bu kitapta yaşıyor. ( Hikâyesi yazılmayan onlarca yerdan sadece Yeni Hayat şanslı bu yönden )

Kürdün Meyhanesi’nin borçlu olduğu kadar şu anda yaşadığım yer olan ‘Dalyan’ da ona borçlu. Bir ara gelip bu küçük beldeye yerleşiyor, doğal hayatı korumak için Dalyan’ın ilk ‘Çevre’ derneğinin kurucularından daha doğrusu öncülerinden oluyor. Birçok çocuğa kendilerini geliştirmeleri için ‘Resim Dersleri’ veriyor, kurslar açıyor. Ülkemizde daha çok ‘Naif’ ressam olarak bilinen Fahir Aksoy’un bir resmi ile yazımızı bitirelim.

 

M. Meran Pakel

Dalyan, 29.10.2020

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s