

En yukarıya aldığım fotoğraf bir hisse senedi, 1892 yılında Fransızların ‘Maden İmtiyazı’ için kurduğu Anonim Şirkete ait. Üzerinden yüz otuz sene geçmesine karşın halen sahaflarda ‘Efamera’ olarak satılıyor. Onun altında gördüğünüz bina ise aynı şirketin ‘İşletme Müdürü için yaptırdığı bina. Bu bina görüldüğü gibi restorasyon geçirmiş. Benim yetmişli yılların sonlarına doğru, iki senemi geçirdiğim sırada, aynen Fransızların bıraktığı gibiydi. İçinde şöminesi olan, yerleri ahşap kaplanmış, üst katta çalışma odaları ile şirin bir yapıydı. Daha önemlisi binanın bahçesinde ‘Manolya’ ağaçları vardı. Bizler kaç sene kalacağımızı bilmediğimiz bir yer için çivi çakmazken ‘Batılı’ mühendisler kaldığı müddetçe, yaşamlarını güzelleştirmek için ne gerekiyorsa onu yapmışlardı. İşte ‘Balya’ madeninden ilk aldığım ders buydu.
Geçmişi Osmanlı öncesine dayanan bu madeni ilk kimler çalıştırdığını bilmiyoruz. Bildiğimiz Osmanlı’nın, Kurşun madeninin içinde Altın ve Gümüş olması nedeniyle, ilk Darphanelerinden birini buraya kurulduğu. Fransız şirketinin Balya’ya gelmesi ile birlikte ufak bir yerleşim yeri olan köy ‘Madenci Kasabasına’ dönüştü. Madenin gereksinimi olan enerji için küçük bir elektrik santralı yapıldı, kömürle çalışan. Böylece ‘Balya’ İstanbul’dan sonra tüm Osmanlı topraklarında ilk elektriği olan yer olarak adını duyurdu. Tesisler kuruldu.


Bununla kalmadı, Balya’dan Edremit’e Limana bir dekovil hattı inşa edildi. Kurşunun dışında, farklı madenleri ayırmak için, ‘Cevher Zenginleştirme Tesisleri’ yapıldı.


İmtiyazları Anonim Şirket kapsamındaydı ve uzun bir dönemi kapsıyordu, ‘Millileştirmek’ Cumhuriyet dönemi kuruluş yıllarında ‘Hukuksuz’ olacağı düşünüldüğünden yapılamadı. Ne var ki şans bizim yanımızdaydı. Çalıştığım yıllarda o günlerden geriye kalan altı madenciden bir tanesi madenin son gününü şu şeklide anlatmıştı.
‘1939 yılının yanılmıyorsam üçüncü veya dördüncü ayıydı. Gece vardiyasında çalışmak için yeraltına indik. O gün bir gariplik vardı, ortalıkta olması gereken mühendisler, şeflerin hiç biri yoktu. Yer altında bir tek Fransız görünmedi, kendi kendimize rahatız. Derken, bizim Çavuş ‘Hele ben bir bakayım. Ne oluyor’ diye dışarı çıktı. Biraz sonra da geri döndü. ‘Koşun, bütün yabancılar gidiyor.’ Der demez dışarıya fırladık. Gerçekten Lokomotife bağlı bütün vagonlara aileleri ile doluşmuşlardı, tren hareket etti ve gittiler. İş o gün stop oldu. Madendeki su yükseldi, bütün makineler suyun altında kaldı, jenarötörler, pompalar hepsi. O günden sonra da kimse yeraltına inmedi.’

İkinci Büyük Savaşın yaklaştığını fark eden Fransız hükümeti, yurttaşlarını ülkelerine geri çağırmıştı.
Terk edilen işyerlerinin başına gelenler Balya Madeninde yeniden yaşandı. İşe yarar ne varsa söküldü, ya satıldı, ya yakıldı. Geriye örme taş duvarları kaldı.

Biz otuz sene sonra aynı yerde çalışma yaparken, sağlam kalan yerleri kalın ahşap kaplı, dikdörtgen bir binayı, Yemekhane ve Lokal olarak kullanmıştık. Binayı gören eski Balya Maden işçilerinden biri, iç geçirdi ve şunları anlattı.
“Bu bina Şirketin işçi lokaliydi. Yeraltından çıkar çıkmaz temiz giyinir, doğruca buraya gelirdik. Büyük bir bar vardı, tezgâhın arkasında hep Fransız kızlar servis yapardı. Anlayacağın o gün bir eliyle verdiğini, işletme, öbür eliyle akşam alırdı. Bu yüzden kimse bu madende para kazanamadı.”
Balıkesir Balya Madenini bu kadar anlattıktan sonra gelelim başlığımıza. 1976 yılında kazanın içindeki yollar asfaltlandı. O günlerde topu topu iki caddesi vardı. Belediye Başkanı, Karayolları ile görüşmüş yolların ziftini siz çekin, mıcırları ben temin ederim diyerek işi sonuçlandırmıştı. Yollar iki günde tamamlandı. Ziftin üzerine dökülen küçük mıcır taşları olarak ne kullanıldı derseniz; Fransızlar çalıştıkları yıllarda, o günkü teknikle içindeki altını alamadıkları kırılmış taşları bir yerde oldukça büyük bir stok yapmışlardı. İçinde ne olduğunu bilmeyen Başkan, bu taşları mıcır olarak yollarda kullandı.
Neredeyse kırk beş senedir yolum o taraflara düşmedi. Yeni yapılan yollar sırasında sökülüp kazılarak bir yerlere atılmadıysa, bilin ki, içinde ‘Gerçek Altın’ olan bir yolu kullanıyorsunuz, yok sökülüp atıldıysa aldırmayın, ileride belki bir başka başkan yeniden yapar.
( Yazıda kullandığım fotoğraflar Belediyenin Balya Tarihi sitesine ve Sayın Tahir Öngör’e aittir.. Sevgilerimi sunarım )
M. Meran Pakel
Dalyan, 07.02.2022
242 ( 12 / 22 )