
İlk filmimiz ‘Roma Tatili’. Bir çocuk olarak, hayranlıkla seyrettiğimiz ve bütün sahneleri Roma’da geçen bu yapımda en güzel birisi de sahnelerden merdivenlerde dondurma yedikleri sahneydi. Daha ne Roma’yı ne de dondurmasını görmemiştik.

Audrey Hepburn bu ilk oyunculuğu ile ödül kazanacak ve ünlenecekti. Sadece bir iki sahne için geldikleri Roma’da yönetmen filmi uzatmış ve tamamını orada çekmişti. Bizlerin de tüm şehri tanımak fırsatımız olmuştu. 1953 yılında gösterime giren filmi, ülkemizde 54-55 yıllarında yedi sekiz yaşında iken seyredebilmiştik. O yıllarda yedi yaşından küçük çocuklar sinemaya alınmadığı için bu film belki de bu nedenle, derin bir etki bırakmış olmalı, bir ilk olduğu için.

Şimdi gelelim ‘İspanyol Merdivenlerinin’ hikâyesine.
Aşağıda fotoğrafını gördüğünüz kilise Fransız Kralı tarafından yaptırılmış, 1500 lü yılların başlarında açılıyor.( O yıllarda İtalya’nın büyük bir bölümü Fransızların )

O zamanın gravürlerinde görüldüğü gibi, kiliseye ancak toprak bir yokuşla ulaşılabiliyor.

Bu duruma üzülen, orada yaşayan Fransız diplomat Étienne Gueffier, tıpkı merdiven yazılarımızın başında anlattığımız Kamondo ailesinin kendi olanaklarıyla yaptırdığı gibi, buraya bir merdiven yapılması için mirasının büyük bir kısmını kiliseye bağışlıyor.
Bırakılan miktar o kadar büyüktür ki olaya ‘Kardinal’ el koyuyor. Oydu, buydu derken yıllar geçiyor ve ancak yüz seneye yakın bir zaman sonra 1725 yılında kutsanarak açılıyor. Heykellerle süslü muhteşem bir Rönesans merdivenleri düşleyen Diplomattan geriye kalan paralar ancak bugün gördüğünüz esere yetiyor


İkinci filmimiz ise yönetmen Sergei Ayzenştayn’ın ‘Potemkin Zırhlısı’. Ancak sizi önce bugünlerde sıkça adı duyulan bir şehre götürmek istiyorum.

Karadeniz kıyısında bir liman kenti ‘Odesa’ Denizden biraz yüksek bir platoya kurulmuş. Bugünkü şehrin oluşmasında aşağıya fotoğrafını aldığım bölge valisi Prens MikhailSemyonovichVorontsov’un payı büyük.

Mikhail Vorontdov bir ordu komutanı, Napolyona karşı daha sonra Osmanlı’ya karşı iki büyük savaşı kazanmış Beserebya ( Bugünkü Ukrayna ve Bulgaristan’ın bir kısmını almış daha sonra Kafkas cephelerinde Çeçen ve Dağıstan savaşlarını kazanmış bir subay, kısacası ömrü savaş meydanlarında geçmiş. Polonya asıllı eşi Elizabeth ise Odesa’da yaşamış. Mikhail aynı zamanda bölge valisi olması nedeniyle 1837 yılında denize inen görkemli merdivenlerin yapılması için emir veriyor. Sonuçta dört senelik bir çalışma ile iki yüz basamaktan oluşan merdivenler ortaya çıkıyor.

En üst basamağın genişliği yirmi metre aşağıya doğru giderek genişliyor.
Bu merdivenlerin günümüzdeki adı ‘Potemkin Merdivenleri’ İşte Dünya bu merdivenleri 1925 senesinde Ayzenştayn’ın sessiz filmi ile bir defa daha hatırladı.

Çarın özel ‘Kazak’ askerlerinden oluşan birliği 1905 yılında, acımasızca bu merdivenlerde çocuk, yaşlı demeden tüm halka ateş açtılar. Vahşetin sergilendiği bu film uzun yıllar Batı dünyasında gösterimi yasak filmler listesinde kaldı.
Bir daha bu tür olayların yaşanmamasını dileyerek ‘Kamondo ailesinden başlayan Merdiven yazılarımızı burada sonlandırıyoruz. Ancak önümüze bir başka enteresan merdiven çıkıncaya kadar.
Sevgiyle kalın.
M. Meran Pakel
Dalyan, 07.09.2022
258 ( 30/22 )