
Yukarıda fotoğraflarını gördüğünüz Nadir Vekiloğlu (solda) ve Özcan Yaykın, ikisi de Basketbolcu olarak hayatlarını kazandılar. Ben onlarla aynı Liseden mezun oldum. Ankara Bahçelievler Deneme Lisesinden.
Ülkemizde Basketbol uzun yıllar üç büyük şehrimizde oynanan Mahalli Lig ile devam etti. Bu liglerde birinci ve ikinci olan takımların katılımı ile her sene değişik bir şehirde, ‘Türkiye Şampiyonası’ maçları yapılır, sonunda ‘Şampiyon’ belli olurdu.
1965 senesinde ilk defa Deplasmanlı Türkiye Ligi kuruldu ve ilk seneyi İzmir’in Altınordu takımı şampiyon olarak tamamladı. Ertesi yıla iddialı girmek isteyen İTÜ kadrosunu güçlendirmek içn Ankara’dan Kemal ( Erdenay) Reşat, Özcan, Nadir’i kadrosuna kattı. Yine bir Ankara’lı olan Nuri(Tan) Mimarlığı kazanıp İstanbul’a gelmişti, takıma girdi. Cihat aynı şekilde Makine’yi kazandı, Makine Fakültesinde asistan olan Öner’le birlikte takıma katıldılar. Üstelik, gelişmesi için kiralık olarak Altınordu’ya verdikleri ‘En uzun adam’ Hüseyin Alp dönmüş ve güçlü bir takım ortaya çıkmıştı
İTÜ Basketbol Takımını Kolej takımlarına benzetirler, bir yerde doğrudur, takımda oynayan veya yedekte bekleyen oyuncuların çoğunluğu üniversite öğrencisiydi ama kulüp amatör bir şekilde idare ediliyordu. Kulübün başkanı Sevgili Prof Dr Gündoğdu Özgen Üniversitede benim de eğitmenim olmuştu. Antrenmanlar Gümüşsuyundaki kapalı spor salonunda yapılırdı. Koçları Cavit Altunay, disiplinli ve bir o kadar da bilgiliydi. Arkadaşlarımı izlemek için gittiğim spor salonunda sessiz, kenarda oturarak beklerdim. Çoğu zaman suyu akmayan ve hiçbir zaman ısıtılmayan bu salonda onların çalışmalarının sonrasında birer ikişer, sporcular dağılır ve biz Nadir ve Özcan’la yalnız kalırdık. Onların gidecek bir evleri varken arkadaşlarımla aşağıya resmini aldığım sokakta kiralık bir daireye doğru yollanırdık.

Fotoğrafta gördüğünüz sokağın adı, ‘Sorma Gir’ . İlk defa bu adı Özcan’dan duydum. Bir zamanların en güzide semti, Cihangirin en uzun sokağı. Bozulan, pislenen Beyoğlu’nun en çok kirlenen sokağı. Ankara’da sıcak aile ortamından gelen bu saf iki arkadaşıma, Yöneticilerin ayırabildikleri para ile tutukları ev, bir apartman dairesi. Apartmanın adı da ‘Pür Telaş Apt.’ Suyu sık sık kesilen ‘Dev Şehirin’ suyu hiç akmayan semtlerinden Cihangir ve bu evde onlardan biri.
Beyoğlu’nda bir restoranla anlaşmış kulüp, öğle yemeklerini orada yiyorlar, bir iki sefer birlikte gittik. Taksim’den girişte sol tarafta yer alan esnaf lokantası, her zaman dolu. Sonbaharın son günleri, havalar soğumaya başladığında bir gaz sobası vermişler ama evde sudan sonra elektrikte kesilince durum iyice kötüleşmiş. ‘Nasıl iyi uyuyabiliyor musunuz soruma Özcan, ‘Uyumaya imkân yok ki, gecenin bir saatinde bir korna sesi bir kadın bağırışı, küfürler, kavgalar. Böyle geçiyor geceler’. Evin üstünde, ünlü bir futbolcunun sevgilisi, bir başka dairede bir başka futbolcunun dostu, Bıçkınlar ve her türlü uğursuzluğun olduğu sokakta, karanlık odalarında soğuktan titreyen iki basketbolcu.
İstanbul evlerinin sıvaları deniz kumundan yapılır, ne kadar ısıtırsanız ısıtın hep rutubetlidir. Bu iki arkadaşımın kaldığı dairenin odalarının yosunlu ve bazılarından otların çıktığını söylersem belki inanırsınız.
Bir yanıyla tüm özgürlükleri sundu İstanbul bu iki arkadaşıma ama öbür yanıyla tam bir karabasandı yaşadıkları. Ancak iki ay dayanabildiler, sonunda cepleri boş Ankara’ya geri döndüler.
Sormagir sokağı ile ilgili bir film yapıldı afişini aşağıya alıyorum.

Bugün yolunuz düşer giderseniz o sokağı tanıyamazsınız. Şık dükkânları, kafeleri ile yine, ‘Geceleri’ canlı bir sokak, Ünlü bir yapımcımız bu sokaktaki birçok evi satın aldı, çoğunlukla dizilerde set olarak kullanıyor.

İTÜ Basketbol Takımını sorarsanız, üst üste dört defa Şampiyon olarak bugüne kadar kırılamayan bir rekorun sahibi oldu. Özcan ve Nadir kalsalardı onlarda aşağıdaki fotoğrafta yer alacaklardı. Sizce dayanabilirler miydi?

Sağlıkla kalmanız dileklerimle
M. Meran Pakel
Dalyan, 23.09.2022
268 (40/22)