Bir ‘Tablonun’ Hikayesi..

Bugün sizlere yukarıda gördüğünüz ‘Hayat Mecmuasının’ orta sayfasında basılan resmin hikâyesini anlatmak istiyorum. Bu eser Sevgili arkadaşım Metin Acar’ın.

1960 yılında o zamanki adı ile ‘Güzel Sanatlar Akademisinden’ mezun oldu. İç dekorasyon, möble, antika restorasyon, ahşap boyama, resim yanında diğer uğraşılarıydı. Resimde ise tekrar düzeltme şansınızın olmadığı en zorunu, ‘Sulu boyayı’ seçti. Yukarıda gördüğünüz tablosu da sulu boyadır.

Bu eseri yaptığı yıllarda Metin Acar, arka üstte bir başka Haliç Tablosu ile

Bu girişten sonra gelelim hikâyemize.  Olay yetmişli yılların başlarında yaşandı. Metin Acar, hayatı boyunca ehliyet almadı ve araba kullanmadı. Resim yapacağı yerlere, bazen yürüyerek bazen taksi ile gider, yanında taşıdığı saplı çantasının içinde yedek suyu ve boya takımları bulunurdu.  Çalışırken zamanı, yemek yemeyi neredeyse her şeyi unutur, bitirmeden gitmezdi. Oturmak için tabure kullanmaz, bir ayağını altına alır, diğerini dizini kırarak, adeta çömelerek yere yerleştirdiği kağıdını boyardı, saatlerce. Bundan sonrasını onun anlatımından aktarıyorum.

‘Sabah erkenden geldim Haliç’e, ışığı arkama alıp, çalışmaya başladım, insanlar gelip geçiyordu, öğleye doğru resmi bitirmek üzere iken iki araç durdu. Önde bir cip, arkada bir pikap, güç bela takımları topladım, beni apar topar bindirdiler. Askeri inzibat karakoluna götürdüler. ‘Burası askeri bölge, yasak’ ben ne kadar ‘Ben ressamım’ diye direndiysem, sorumlu subay, ‘Değil resim, burada fotoğraf bile çekmenin yasak olduğunu bilmiyor musun?’ Zabıt tutmaya başladılar, ‘Casusluk’ suçlaması ile mahkemeye göndermek üzere.’ Konuşmasına ara verdi

‘Beni kim kurtardı biliyor musun?’ devam etti ‘Şevket Bey kurtardı’

‘Rado mu?’ diye sordum, hemen ekledim. ‘Sen onunla tanışıyor muydun?’

‘Evet, çok beyefendi bir insandı, sanatçıları hem destekler hem yardım ederdi. Benim bir iki resmimi röprodüksiyon olarak Hayat Mecmuasının ortasında basmıştı. Ona telefon ettim, subayın yanından, çok geçmeden el konulan resmimle birlikte beni serbest bıraktılar. Daha komik olan ne biliyor musun?  O casuslukla suçlandığım resmimi Hayat mecmuası orta sayfasında bastı.

Orijinali nerede derseniz, onu Amerika’da açtığı sergide, bir zamanlar ülkemizde bulunmuş ( daha sonraları Senatör oldu ) kişi satın aldı, malikânesinde.  Metin’e yazdığı mektupta aynen şöyle yazmış, ‘İstanbul’u özlediğimde senin resmine bakıyorum’

Ben de benzer şekilde Metin’i özlediğimde ‘Onun’ eserlerine bakıyorum.

New York’ta ‘Grace Art Wall Papers’ çalışırken

Sevgi ve sağlıkla kalmanız dileklerimle.

M. Meran  Pakel

Dalyan, 16.01.2023

281  ( 02/23)

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s