‘Kulalı Mehmet’ veya ‘Bir Mutluluk’ hikayesi

Bugün sizlerle ‘özel’ bir hayat hikayesini paylaşacağım. Yukarıya aldığım fotoğrafta gördüğünüz kişinin hikayesi. 1891 yılında Strabon’un ‘yanık ülke’ adını verdiği, günümüzde Manisa’ya bağlı Kula’da doğdu Mehmet. Kula, çevresindeki, Eşme ve Uşak gibi hayvancılıkla uğraşıyor, yününden ise dokuma ve halı kilim üretiyordu. Mehmet dokumacılığı, halı kilim işini öğrendi. Askere gitmeden önce de Fatma ile sözlendi, döner dönmez evleneceklerdi. Ne var ki, hayat beklediği gibi olmadı. Balkan Savaşı başlamıştı, onu Galiçya cephesine gönderdiler ve esir düştü. Esareti ancak Çarlık Rusya’sının yıkılması ve Romanya’nın esirleri iade etmesi ile dört sene sonra son buldu. Esaret bitmişti ama askerliği devam ediyordu, bu sefer Gelibolu’na gönderdiler. Genç bir Yarbayın komutası altındaki 19. Tümene bağlı 57 58 ve 59 uncu Alaylardan 59. Alaya geldi Mehmet, artık onbaşıydı ve ‘Mekkare’ yani ikmal bölüğündeydi. Yarbay Mustafa Kemal’in emrinde bir nefer olan ‘Kulalı Mehmet’ kendini Çanakkale Kara Savaşlarının içinde buldu.

Mondros Anlaşması ile tüm ordu terhis edilinceye kadar. Kula’ya ancak 1919 yılının sonlarına doğru gelebildi.

Sözlüsü bütün baskılara karşı evlenmemiş ‘Mehmed’im dönecek’ diye onu neredeyse on sene beklemişti.  İşgal altında geçen üç yıldan sonra ancak yüzü güldü, yeni genç Cumhuriyetin kurulması ile. Ailesini geçindirmek için ticaret yapıyor, civar kasabalara halı kilim satıyordu, daha yeni kurulan ülke sorunlarla uğraşırken eşkıya boş durmuyordu. Kulalı Mehmed’in yolunu kestiler üç kuruş parasını aldılar ve başında bıçak yarası, kanlar içinde ‘öldü’ diyerek bırakıp gittiler.  Kulalı Mehmet, bunu da atlattı, yılmadı, ticarete devam etti ve takvimler 1930 lu yılların başını gösterirken eşini ve beş çocuğunu yanına alıp Eskişehir’e yerleşti, ilk dükkanını açtı.  Odunpazarı’nda küçük ama şirin bir eve yerleştiler. Günlerden bir gün bütün ailesini topladı, en şık elbiselerini giymelerini istedi, işe gitmedi, hepsini aldı, istasyona gittiler, kalabalığın arasında sabırla beklediler, buharlar içinde kara tren istasyona girdiğinde çocuklarına gururla gösterdi, Çanakkale’deki Yarbayını. Ülkesini kurtaran Atasını.

Ülke hızla ilerliyor, fabrikalar birbiri arkasına açılıyordu, Nazilli Basma, Bursa Merinos derken Kula Mensucat. Kulalı Mehmet ileri görüşlüydü, halıcılığı bıraktı, hedefinde İstanbul vardı ve toptan kumaş işine girişti.  Bu arada Soyadı Kanunu çıkmıştı, o kendi ailesine doğduğu topraklardan kalma bir isimi, geçmişi hatırlatan özel bir adı düşünüyordu. Çocukluğunda el becerileri olan Kulalı Mehmed mahalleye gelen bir tamirciyi sabırla hiç ayrılmadan seyrederdi. Adamın işi ‘Çinet’ yapmaktı. O zamanlar Ülkemizde porselen tabak yok, toprak sırlı ağır tabaklar, güveç ve güveç kapları var, tencereler tavalar demir ve bakırdan. İşte bu tamirci kırılan toprak tabakları kendi imalatı, kemik tutkalı, kireç karışımı ile yapıştırıyor, bu işe de Çinet yapmak’ adını vermişler. Kulalı Mehmed bu adamın yanında çalıştı mı bilmiyoruz, ona yardımcılık da yapmış olabilir, kendine işte bu ‘Çinetçi’ soyadını aldı.

Bir karış bezin olmadığı Anadolu artık genç Cumhuriyetin fabrikalarının ürettiği, Amerikan bezi, patiska, tülbent, mermerşahi’nin yanında çiçekli güllü basmalar, pazenler ve yünlü kumaşlarla tanışıyordu ama bu mutlulukta uzun sürmeyecekti. Mehmet Çinetçi arkadaşı Refik beyle radikal bir karar aldı, Dünya yeni bir savaşa doğru sürükleniyordu eninde sonunda Ülkemiz bu savaşa girecekti bunun için, günümüz Ataşehir’in olduğu yerde büyük bir çiftlik satın aldılar. Meyve ağaçları ile kendilerine yetecek sebzeyi üretmeye ve burada yaşamaya başladılar. Aşağıdaki fotoğraf o günlerden kalma ‘Tantavi çiftliğinde’ tüm aileyi görüntülüyor.

Sonunda savaş kapımıza kadar dayandı, bu arada çiftliğin olduğu koca araziye ‘Ordu’ yerleşti, meyveler ve sebzeler sayesinde yokluk, açlığı onlar yaşamadılar.

Savaş sonrası işleri düzeldi ve Mehmet Çinetçi’nin 1952 yılında bej renkli güzel bir de Chevrolet arabası oldu. 6/7 Eylül 1955 olaylarında aşağıda gördüğünüz Aşir Efendi caddesindeki dükkanlarına hiçbir şey olmadı ama yakın arkadaşları olan komşu dükkanlar tahrip edildi. Mutlulukları yine yarım kaldı.

Menderes hükümetinin son yıllarında ekonomi iyice kötüleşince esnafa bindirilen ‘Mali’ yükler ve ardından gelen Milli Kalkınma Vergisi Mehmet Çinetçi’nin dükkanını kapatıp işini tasfiye etmesine neden oldu. Borçlarını ödedi ve kalan parasıyla İstanbul Nişanca semtinde bir küçük dükkân ve hemen üstünde ufacık bir daire aldı oraya yerleşti. ( İstanbul’da Nişanca diye bir semtin olduğunu ben de ilk duyduğumda her halde yanlış yazılmış diye düşünmüştüm. Yenikapı ile Kadırga arasında Kumkapı’ya gelemeden önceki semtin ilk adının Nişancı olduğu sonradan Nişanca’ya dönüştüğü söylenir, oldukça gelir seviyesi düşük ailelerin yaşadığı bu semtte her zaman kavga olay eksik olmazdı. Semtin tek sineması olan Nil Sinemasında filmi her türlü haşaratla birlikte seyreder ve pire tahtakurusu gibi arkadaşlarla ayrılırdınız oradan.)

Mehmet Çinetçi, küçük dükkanında yine bildiği işi yaptı, artık toptancı değil, çıtçıt düğme, kopçanın yanında Amerikan bezi, patiska satan bir ‘Manifaturacı’ olmuştu. Savaşlar görmüştü ama bu sefer atmışlı yılların sonunda sağ sol çatışmasının en yoğun yaşandığı semtte ‘Ülkücüler’ dükkanını bastı zorla haraç istediler. Cevabı netti, ‘Benim size verecek beş kuruşum yok’

Uzun uzadıya hayatını aktardığım bu insan ‘Mutlu’ muydu diye sorarsanız, en çok radyosunu açıp, ‘Yurttan sesler’ korosunu dinlerken, her akşam ‘yüksük’ kadehinde bir tek rakısını yudumlarken, yemekten sonra kahvesini içerken torunuyla ‘Tavla oynarken’ yüzü ‘Mutlulukla’ ışıldardı. İşte o torun bendim.

Bugün ‘3 Kuruş’un üç yüzüncü konusunu affınıza sığınarak, bir özel hayata ayırdım. O ve benzeri birçoklarının yaşamı, Cumhuriyetimizin nelerle uğraştığının bir özeti sadece.

Sağlıkla ve ‘Mutlulukla’ kalmanız dileklerimle,

M.  Meran  Pakel

Dalyan, 18.05.2023

300 (21/23)

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s