
1950 li ve 60 lı yıllarda sıklıkla yazılan ve bizim gibi gençleri ürküten bir konu vardı. “Kutupların bir gün eriyeceği ve bütün kıyıları suların basacağı”, ciddi dergilerde ve gazetelerde yazılıyordu. Aşağıdaki resmi Hayat dergisinden aldım. Ellilerin sonlarında yayınlanan bu resim, korkutucu olmaktan öte insanın gelecekle ilgili ümitlerini kırıyordu.

Bugün düşünüyorum, endişelenmekte haklıydık. Güncel bilgiye ulaşacak hiç bir kaynağımız yoktu, ne yazılırsa inanıyorduk. Daha önemlisi o günkü teknoloji henüz kutupları tam olarak aydınlatamamıştı. Fakat biz bir avuç gencin biraz şanslı olduğumuzu düşünüyorum, bunu açıklayabilmem için elli yedi sene öncesine Lise yıllarına dönmem gerekiyor.
Liselerin zor derslerinden birisi, hele Fen kolundaysanız “Fizik” dersidir. Koridorlarda rastladığımız, ama yüz yüze konuşmadığımız öğretmenimizle bugün ilk derse başlayacağız. Kapıdan içeri girdi, üzerinde bej renkli bir takım elbise, kar beyaz gömlek koyu renk bir kravatia tamamlanmıştı. (Sonradan konuştuğum bir çok sınıf arkadaşım bu ilk görünüşü unutmamışlar ve “hanımının çok titiz” olduğunu düşünmüşler, oysa kısa bir müddet sonra ben evine gidecek ve onun bekar olduğunu öğrenecektim neyse devam edelim. ) “Baştan söyleyeyim benim dersimde kara tahtaya kaldırıp, zor sorularla burada sizi terletmek hiç olmayacak.” Rahatlamıştık, devam ediyordu. “Yönetmelik zorunlu olarak yılda iki dönem imtihanı istiyor. Bu sınavların sorularını size vereceğim.” Şaşırmıştık,devam ediyordu. “Sınavlarda kitap defter açık olacak, kaldı ki soruların cevaplarını da vereceğim. Yani kısacası benim dersimde hiç biriniz ne ikmale ne de sınıfta kalacaksınız.” Ve gerçekten dediği gibi yaptı. Kimse kalmadı ama tüm sınıf can kulağı ile onu dinledik, çok güzel notlar tuttuk. “Fiziği zor hale getiren formüllerdir formülü bilmiyorsanız çözemezsiniz, oysa bilmeniz gereken prensiplerdir, doğru düşünceye ulaşırsınız.” Bu değerli eğitmenimizi son sınıfta yeni açılan Fen Lisesi’ne kaptırdık. Adı Şükrü Kapucu idi, okulumun adı ise “Deneme Lisesi”. Şimdi tekrar konumuza dönersek, kutupların erimesi ile kıtaları su basacağı korkusuna..
Suyun donduğu zaman, hacminin arttığını okula gitmeyen bir çocuk bile buzdolabında donarak kırılan su şişelerinin kötü deneyi ile öğrenmiştir. Bilimsel söylersek cisimler soğuduğu zaman hacimce küçülürler, büzüşürler ama bu kurala uymayan tek bilinen molekül su molekülü dür. Fizik prensibi bize yüzen cisimlerin hacmi kadar suyu taşırdığını söylüyorsa o zaman korkmamıza neden yok. Sonuçta Kuzey Kutbu erirse bile sular artmaz tam tersine deniz seviyesi azalır bile.
İnanmıyorsunuz belki de, bir kabı su ile doldurun sonra üstüne bolca buz koyun taşıncaya kadar, sonra erimeye bırakın sonucu görünce şaşıracaksınız.
Bu yazıyı, artık kuzey kutbunun altından geçebilen denizaltı teknolojisi, sonar vb tüm elektronik aygıtlarla altında kara olmadığı, yüzen büyük bir buz kütlesi olduğunu bilmemize karşın, günümüzde aynı korkuyu bize sunan yazarlarımız için, değerli Şükrü Kapucu ve onun gibi bilge eğitmenlerimizin anısına yazdım.
M Meran Pakel
Dalyan, 11.03.2019
“