2015 yılının Ocak ayında eski adıyla PTT, yani Posta idaremiz yukarıda gördüğünüz pulu bastırdı ve kullanıma sundu. Mektubun ve telgrafın önemini kaybettiği bu günlerde çok ince düşünülmüş ve geçmişe dönük bu pul çoğumuzun gözünden kaçtı. Pulun altına eklenmiş olan pulcuk bizi çocukluğumuza götürüyordu oysa.
Ekmek imal eden her fırının ekmeğin altına kendi adının yazılı olduğu küçük bir pulcuğu pişirmeden öce yapıştırmak zorundaydı. Aşağıdaki çizim benim çocukluğumun geçtiği semt olan, Ankara Bahçelievler’deki fırınımızın olduğu çarşının.
1940 ların sonunda Ali ve Nuri Ertürk kardeşler kurmuştu bu fırını. Ali Bey aynı zamanda Yukarı Bahçelievler semtinin muhtarıydı. Her ikisi de çok ciddi görünen bu iki kardeş benim ilk patronum olacaklardı eğer beni ‘Çırak’ olarak kabul etselerdi.
Ellili yıllarda tek bir cins ekmeğimiz vardı, bugün yana yıkıla aradığımız ‘karabuğday’ ekmeği, oldukça büyük yuvarlak olan bu ekmek ihtiyaca göre, yarım ve çeyrek olarak satılırdı. Okumayı yeni öğrenen bizler her gün ‘Bahçelievler Ekmek F.’ yazan bu küçük pulu eve gelinceye kadar defalarca okurduk.
Bütün semtin ekmeğini sağlayan fırınımız aynı zamanda yakınımızdaki Balgat köyüne de aşağıda gördüğünüz galvaniz teneke kaplı atlı araba ile servis yapar, aynı araba sokak aralarında da dolaşırdı.
Geçtiğimiz hafta, 28 Haziran günü, kızımla önünden geçerken ‘Baba, biliyor musun fırın kapadı’ dedi.
Muhtarımız, fırın anılarım gözümün önünden geçti. Koca ülkemizde küçük bir semtin fırının kapanması belki fazla bir şey ifade etmeyecek ama yetmiş yıl sonra o küçük pulcukla birlikte atılan ekmeği hatırlamak bu tüketim toplumuna verilen belki de en güzel mesaj olmalı..
Sevgiyle ve sağlıkla kalmanız dileklerimle.
M. Meran Pakel
Ankara, 28.06.2022
251 ( 23/22 )
3 KURUŞ 