Parayı Sevmek !…

1980 li yıllarda, daha önce de yazmıştım on yılım Bodrum’da geçti. Kim ne derse desin o yıllar altın yıllarıydı Bodrum’un. Kimlerle tanıştım bilemezsiniz, Brezilya Futbol Milli takım Teknik Direktöründen, Paris’teki Louvre müzesinin bahçesine piramitleri dizayn eden mimar Le Pei’den tutun, Erol Evgin’e kadar uzanan bir zengin insan topluluğu.. Bir daha karşılaşılmaz. Ve tabii insan hiç görmediği çeşit çeşit paralarla karşılaşıyor. benim görüşüm bir ülke, yurdunu seviyorsa, parasını da o ölçüde yapmalı. Prag’a gittiğimde ilk defa onların parasını elime aldığımda saygı duydum bu ülkeye. aşağıya alıyorum.

bu renkli, kadın ve erkeği bir arada işleyen, çiçek demetli kağıt, benim favorim oldu, oysa o zamana kadar, Danimarka kronlarının en güzel deseni olduğuna inanıyordum. Şimdi size daha sonra güzel bulduğum kağıt paralardan bazılarını göstermek istiyorum.

Kim ne derse desin biz, millet olarak, parayı sevmeyen bir millet olduğumuza inanıyordum. İnanmıyorsanız deneyin, yoldan geçen her hangi bir kişiye beş liramızın arkasında kimin resmi var diye sorun. Topu topu altı tane kağıt paramız var. Üçünü bilene rastlamazsınız. Nedenine gelince biz parayı kullanmayı seviyoruz, yoksa onu değil… Ama bir Almana sorun size detayı ile anlatır, onun bir emek olduğunu bildiği için. Paralarımızdan birisinin arkasında Cahit Arf var, dünyanın tanıdığı matematikçi. Eğer yolunuz Ankara Samanpazarından Aslanhane Cami’ne doğru çıkan yokuşa düşerse, orada sağ tarafınızdaki dükkanlara, ‘Matematik öğretmeni hocanın’ dükkanını sorun. Bir ara soluklanırken Kastamonulu eğitmenimiz, ne değerlere sahip olduğumuzu size sadece beş dakikada anlatacaktır…

M. Meran Pakel

Karşıyaka, 03.08.2019

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s