Bir Gemi ve Bir Müzisyen

Fotoğrafını gördüğünüz gemi, bildiğiniz gibi bir nehir gemisi. Amerika yerlilerinin ulu-büyük nehir (Mısi-Zlibi) adını verdikleri Missisipi nehrinde 1800 lü yılların yarısından başlayarak günümüze kadar, turistik amaçlı da olsa, yaşamları devam ediyor. Bu gemiler genelde yük olarak güneyin pamuğunu, kuzeye taşırken, aynı zamanda farklı sınıftan insanların, demiryolunun olmadığı o yıllarda, tek ulaşım araçları olmuş. Bu nedenle gemilerin bir bölümü sadece zengin yolcular için lüks kamara ve salonlarla donatılmış.

Başlangıçta her ne kadar cazip bir yolculuk gibi görünse de, sağınızda ve solunuzda bitmez tükenmez sazlarla kaplı düzlüklerin ve kızgın güneşin altında, güçlü akıntıya karşı gayet ağır giden bu gemilerde, günler sıkıcıdır. Bu da yetmez gibi çeşitli böcek ve sivrisinek saldırılarını da göz ardı etmemek gerekir. Bu yolculuğun en güzel yanı, gemide hiç durmayan müzik sesidir. Pamuk balyalarına dayanmış şarkı söyleyenler ile tek bir enstrümanın eşliği dalga dalga gemiye yayılır.

Fate Marable Orkestrası SS Sydney gemisinde

Hikâyemizin geçtiği gemi, S.S. Sydney. Başındaki iki harften anladığınız gibi ‘Buharlı’  bir gemidir. Gündüz yerlilerin söylediği müzik gece olunca, seçkin zenginlerin seyahat ettiği bölümde devam eder. Ancak bu sefer orkestra tarafından çalınmaktadır. Orkestra ‘Fate Marable’nın orkestrasıdır. Gemiye on yedi yaşında bir nefesli saz müzisyenini almıştır, New Orleans’tan ayııldıklarında.

Fate disiplinli bir orkestra şefidir. Piyano çalmayı piyano öğretmeni olan annesinden öğrenmiştir ve nota bilmeyen müzisyenin her zaman eksik olduğunu anlatır, ekibini notalı çalmaları için eğitir, durmadan. On yedi yaşında gemiye binen genç adam sıkıntılı ve yoksul bir çocukluk geçirmiş, ıslah evinde kalmış, çıkınca, para karşılığı erkeklerle beraber olan bir kadını sevmiş onunla evlenmiş ancak eşinin bir yakınını bıçaklaması ile bu birliktelik son bulmuştur. Fate onu New Orleans’ta gece müzik yapan bir lokalde dinlemiş ve böyle başlamıştır Louis Armstrong’un profösyönel müzik yaşamı. Fate ona notalı çalmayı öğretti, hiç kimseye yapmadığı bir ayrıcalığı da sadece Louis’e verdi. Onu çalarken müziğinde özgür bıraktı.

Yorgun Sydney gemisi seferlerden çekilmiş ve sadece New Orleans’ta ‘Mehtap Tur Gemisi’ olarak yine müzisyenlerle devam etmiştir. 

Fate ve Orkestrası bu sefer S.S. Capitole’ye geçerler ve bir müddet sonra Armstrong gemiden ayrılarak kendi yolunu çizmek için Chıgago’ya gider. On yedi yaşında girdiği ‘Nehir Gemilerinden’ 1922 yılında 23 yaşında ayrılmıştır.

Louis Armstrong ülkemize bir defa geldi. 1959 yılında İstanbul’da Hilton’un Şadırvanında çaldı, şanslı izleyicilere güzel anlar yaşattı, Her zaman güler yüzlü, alçak gönüllü ve hayata ‘Mutluluka’ bakan bu insanın o konserini belki bir başka yazıda anlatırım. ‘What a Wonderful World’ ü dinlerken ne zorluklar içinden gelen bir insanın, ‘Mutluluğun Resmini’ değil ama ‘Müziğini’ nasıl yaptığını düşünürüm.

Armstrong Kahire gezisinde Eşi için çalıyor

M.  Meran  Pakel

Dalyan, 17.02.2021

183 (5/21)

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s