Her şey bir Müzede Başladı

Gördüğünüz fotograftaki bina bir müze. Hollanda’nın en eski müzelerinden biri. Leiden şehrinde, adi Antik Eserler Milli Müzesi, Bugün size anlatmak istediğim kişi, bu binanın kapısından içeri girdiğinde henüz on dört yaşındaydı. İngiltere’de Londra’da doğmuştu, sanat işleriyle uğraşan babasının işleri bozulunca anne tarafının ülkesine Hollanda’ya gelmişlerdi. Genç James çalışmak zorundaydı ve ancak bu müzede iş bulabilmişti. Müze Avrupa’nın en görkemli ‘Mısır Medeniyetleri’ bölümüne sahipti. Papirüs yazıları, heykel ve rölyefleri dışında, büyük bir mumya salonu bulunuyordu.

Leiden Mumya Salonu
Mısır Medeniyetleri Koleksiyonları

İşte genç James bu salonda ‘Mısır Medeniyetine’ ilgi duymaya başladı. Bu ilgi tutkuya dönüşünce savaş sonrası döndükleri İngiltere’de Arkeoloji tahsili yaptı. İlk gittiği kazı yine İngiltere’deydi. ‘Demir Çağı’na tarihlenen ‘Sutton Walls’. Okulda ‘Mısır Medeniyeti arkeolojisi’ yanında en çok ‘Deniz Kavimleri’ ilgisini çekiyordu. İngiliz Arkeoloji Enstitüsü ‘arazide araştırma yapacak genç arkeologlar’ arıyordu. Hemen kabul edildi ve Ankara’ya geldi.

Çalışma alanları Batı ve Orta Anadolu olarak seçilmişti, ama James’in bir sorunu vardı, araba kullanamıyordu. Tüm araştırmalarını yerel imkânlarla sağladı, otobüsün bile az olduğu 1952 yılında. Çatalhöyüğü bir sene sonra buldu, ama o gün şiddetli mide ağrısından höyüğe gidememişti, kazıya ancak Türk Hükümeti ile Kültür Andlaşmasının imzalanmasından sonra 1956 yılında başlanabildi. Bundan sonrasını Stanford Üniversitesinden Prof İan Hodder anlatıyo

‘Yunanistan’daki arkeolojik kazılarda erken Bronz Çağı II ile III arasında bir kopukluk vardı. Ön asya kazılarında benzer durumu saptamak amacı ile Batı Anadolu’da kazılara başlandı. Fakat beklenmedik bir durum ortaya çıktı Çatalhöyük kazılarında. James Mellaart Bronz Çağından da geriye Neolitik Çağa ulaştı.’

Elinden sigarasını düşürmeyen arkeologumuz birden bütün dikkatleri dünyanın en eski yerleşimine çevirmişti. Dört dönem kazıların başında bulundu Londra’da gazetede çıkan bir yazı yüzünden kazıdan el çektirildi. Çatalhöyük kaderine terk edildi. Yağan yağmur ve tahribatın artması yeniden kazıyı gündeme getirdi ve yeni kazının en büyük destekçisi yine James Mellaart oldu. Maddi destek sağladı.

Eşi ile birlikte defalarca kazı alanını ziyaret etti, çalışanları yüreklendirdi. Bir ‘dede’ için en büyük onuru tattı, 2000  li yıllarda torunu Sinan kazı ekibinde görev yaparken.

2012 yılında UNESCO Çatalhöyüğü Dünya Kültür Mirası olarak tescil etti, Mellaart artık görevini tamamlamıştı, aynı yılın Temmuzunda aramızdan ayrıldı.

Hayatını adadığı Çatalhöyük onu unutmadı  orada çalışan 140 gönül veren insan ona özel bir anma gecesi tertiplediler.

Onun belirlediği otuza yakın höyük gün yüzüne çıktığında belki değerini daha iyi anlarız.

M.  Meran  Pakel

Dalyan, 21.03.2021

191 (13/21)

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s