Bir ‘Ateş’ Yaratabilmek..

En üstte gördüğünüz fotoğraf California’da çekilmiş 1886 yılında, hemen altında aynı mekânın içini bugünkü haliyle görüyorsunuz. 2007 yılındaki görüntüsünü ise aşağıya alıyorum.  Gördüğünüz gibi fazla değişmemiş. Önünde dalgalanan bayrak burasının Ulusal ‘Korunması gereken bir Yer’ olduğunu simgeliyor.

Eğer bir gün yolunuz düşer de California, Oakland’e giderseniz, Heinold un ‘İlk ve Son Şans’ adını taşıyan bu yerine uğrayın, içeride aşağıya aldığım resmi göreceksiniz.

Burada gördüğünüz çocuk on yaşlarında iken çekilmiş fotoğraf, sıklıkla gelip en köşe masada ders çalışırmış. Çok çalışkan birisi olduğunu düşünmeyin, hayatı boyunca hiç diploması olmadı. Oraya gelmesinin en önemli nedeni, macera arayan insanların, çoğunlukla gemicilerin ve altın arayıcılarının uğradığı, limana yakın bir yerdi ve küçük Jack için anlatılanlar derslerden daha cazipti her zaman.  Onun adı Jack Griffith ama biz onu Jack London olarak tanıyoruz, annesinin daha sonra evlendiği ‘Savaş Gazisinin’ soyadıyla.

Çocuklukta başlamış macera ve hayvan sevgisi, yazdığı bir kitaptan sonra, birçok insan ‘Hayvanlara kötü muamele edilerek terbiye edildiğinin’ anlatması sonucunda Sirklere gitmeyi boykot etmişler.

Jack London köpeği ‘Rollo’ ile

Ama bugün konumuz onun hayatı değil, onun yazdığı ‘To build a Fire’ hikâyesi. Okul kitaplarına giren bu anlatımda, Kolondike’de, köpeği ile bir adamın eksi elli derecede donmak üzere iken ateş yakmak için verdiği uğraş anlatılır. Burada uzun uzun yazmak istemiyorum, ( ilgilenirseniz internette kolayca bulabilirsiniz) sadece eklemek istediğim bu olayı o ‘Altın Aramak için’ gittiği Kolondike’de yirmi bir yaşında yazmış.

 Yaşadığımız bu karlı günlerde, bizlerden binlerce sene evvel atalarımız da  sadece bir ateş yakabilmek için uğraş veriyorlardı.

Üste aldığım fotoğrafta gördüğünüz demir eşyalar sadece bir iş için yapılmış. Onların işlevleri ‘Bir ateşi Yaratmak’ tan başka bir şey değil. Nasıl derseniz; İsveç Müzesinde 1916 yılında çekilmiş bir fotoğrafı eklemem gerekiyor.

Bu fotoğraf İsveç’in Dalerna şehrinden, o günlerde çekilmiş. Bir elinde demir, diğerinde ‘Çakmaktaşı ile ilk tutuşturacağı iplikçikler var. Demirin görevi, kıvılcımın çıkmasını ve tutuşturmayı sağlamak.

İşte içimizi ısıtan ateşi bu çakmaktaşının çıkardığı ‘kıvılcıma’ borçluyuz. Bugün kullandığımız bilgisayarların ana elementi olan ‘silisyum’ un da Çakmaktaşında olduğunu biliyor muydunuz.

M.  Meran  Pakel

Dalyan, 26.03.2021

193 ( 15/21 )

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s